Kur’an’da Müteşâbih Âyetler: Irak Hanefîlerinin Konuya Yaklaşımının Teolojik Arkaplanı

Author:

Number of pages:
203-213
Language:
İngilizce
Year-Number:
2022-Volume 17 Issue 7

Kuran ilk muhatabı olan Arapların diliyle nazil olmuştur. Kuran’ın dili, açık ve anlaşılır bir Arapçadır. Kuran’ın açıklığı ve anlaşılırlığı, pek çok ayette vurgulanmıştır. Ancak Kuran’daki ayetlerin hepsi açıklık ve anlaşılırlık açısından aynı düzeyde değildir. Bu yüzden Kuran’da anlaşılması için herhangi bir delile ihtiyaç duyulmayan ayetler olduğu gibi anlaşılması için izaha ihtiyaç duyulan ayetler de vardır. Ayetler arasındaki bu ayrım, Al-i İmran süresinin 7. Ayetinde şöyle ifade edilmiştir: “Sana Kitab'ı indiren O'dur. Onun (Kur'an'ın) bazı âyetleri muhkemdir ki, bunlar Kitab'ın esasıdır. Diğerleri de müteşâbihtir. Kalplerinde eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onu tevil etmek için ondaki müteşâbih âyetlerin peşine düşerler. Halbuki Onun tevilini ancak Allah bilir. İlimde yüksek pâyeye erişenler ise: Ona inandık; hepsi Rabbimiz tarafındandır, derler. (Bu inceliği) ancak aklıselim sahipleri düşünüp anlar.” Ayetin yorumundaki farklılıklar müteşabihatın anlaşılmasını bir problem olarak gündeme getirmiştir. Bazı alimlere göre müteeşabih ayetlerin manasını Allah’tan başka kimse bilemez. Bazı alimlere göre ise müteşabih ayetlerin manasını ilimde rüsuh sahibi olanlar da bilir. Kelam ilmiyle yoğun bir ilişki içerisinde olan bu tartışma, coğrafi bir ekolleşmeyi de beraberinde getirmiştir. Gerek sahâbe ve gerekse tâbiîn döneminde hakim görüş, ilimde rüsuh sahibi olanların müteşâbih âyetlerin anlamlarını bilmelerinin mümkün olduğu yönündedir. Sahâbeden hiç kimse kendisine anlamı sorulan bir âyetle ilgili olarak Allah’tan başka kimsenin bilemeyeceğini ifade etmemiştir.Bu yaklaşım Irak gibi heterojen toplumsal yapıya sahip bölgelerde özellikle Hanefîler arasında güçlü bir destek bulmuştur. Zira gayri müslimlerle kurulan diyaloglarda akıl, her zaman üzerinde uzlaşılan ortak paydayı temsil etmiştir. Kur’an’da manasını Allah’tan başka kimsenin bilmedği âyetler olmasının ise akli bir zeminde isbatının zor olduğu tartışma götürmez bir gerçektir.

Keywords


God revealed the Quran in the language of the Arabs, who were its first addressees. It has a simple, clear, and easy-to-understand language. However, not all verses are at the same level with regard to clarity and intelligibility. Some verses do not need an explanation to be understood, as well as verses that need. The Quran expressed this distinction between verses: “He it is who has bestowed upon thee from on high this divine writ, containing messages that are clear in and by themselves -and these are the essence of the divine writ- as well as others that are allegorical. Now those whose hearts are given to swerving from the truth go after that part of the divine writ which has been expressed in allegory, seeking out (what is bound to create) confusion, and seeking (to arrive at) its final meaning (in an arbitrary manner); but none save God knows its final meaning. Hence, those who are deeply rooted in knowledge say: We believe in it; the whole (of the divine writ) is from our Sustainer -albeit none takes this to heart save those who are endowed with insight.” (Al-Imran 3/7). The differences in the interpretation of the verse have led to discussions about the understanding of mutashabih. According to some scholars, no one knows the meaning of mutashabih verses except God. Some said that those well-grounded in knowledge understand the mutashabih verses. This discussion, which is in an intense relationship with the word, has caused a geographical echo.

Keywords

Article Statistics

Number of reads 177
Number of downloads 273

Share

Journal of Turkish Studies
E-Mail Subscription

By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.