Birleşen İki Ses: Orhan Pamuk ve Salman Rushdie Romanlarındaki Melezlik, Metinlerarasılık ve Okuyucu İnşaası

Author:

Number of pages:
403-421
Language:
Year-Number:
2018-Volume 13 Issue 20

Bu makale önemli iki çağdaş romancı Orhan Pamuk ve Salman Rushdie’nin kariyerlerindeki İslam, göçmenlik, küreselleşme, çok kültürlülük, ve batı büyük şehirlerinde ulusal kimliğin muhafaza edilmesi gibi uluslararası önem taşıyan bazı tematik benzerliklerin kökenini ve gelişimini incelemektedir. Buna ilaveten, uluslararası akademik çevrelerce ilgiyle takip edilen bu iki yazarın da kışkırtıcı polemiği, okuyuculara ulaşmada retorik bir teknik olarak kullanmasi ve bunun Batıdaki edebi metin oluşturma endüstrisindeki önemi incelenmektedir. Orhan Pamuk’un Cevdet Bey ve Oğulları (1982), Kara Kitap (1990), ve Kar (2004) romanları ve Salman Rushdie’nin Gece Yarısı Çocukları (1981), Utanç (1983), ve Şeytan Ayetleri (1989) romanlarını postmodern ve postkolonyel gelenek içerisinde değerlendirerek batılılaşma edebiyatı olarak adlandırabileceğim romanlar olarak değerlendirmekteyim. Hem Pamuk hem de Rushdie romanlarında dini metinlerin ve klasik edebi metinlerinin günümüzün hızlıca kozmopolitleşen dünyasında yeniden gözden geçirilip ve yeniden yazılması yönünde bir eğilim vardır. Bu yüzden de bu çalışmanın cevapladığı temel sorunlardan bir tanesi şudur: geleneksel dini ve ulusal gelenekten esinlenerek ve ödünç alarak postmodern çerçevede üretilen eserlerin edebi ve siyasi sonuçları nelerdir? Buna cevap olarak ise böyle yenilikçi ve deneysel romanların, kültürel ve kültürlerarası öfke ve kafa karışıklığı yarattığını öne sürmekteyim. Böylece edebiyat, siyaset bilimi, popüler kültür ve bilinç inşaası, ve çok kültürlülükle ilgilenler araştırmacılar için yardımcı olacak bir makale olduğunu ümit etmekteyim.

Keywords


This article traces the origins and development of thematic similarities between the literary careers of two critically acclaimed contemporary authors, Orhan Pamuk and Salman Rushdie, in their treatment of master narratives of Islam and certain key transnational issues such as migration, globalization, cultural hybridity, and sustaining a national culture with the cosmopolitan west. Additionally, this study delves into the field of literary production in the sense that it particularly focuses on the authors’ provocative polemics in reaching out to audiences, both western and non-western alike,-- a major rhetorical technique for both Pamuk and Rushdie. By analyzing specific novels such as Rushdie’s The Satanic Verses (1989), Midnight’s Children (1981), and Shame (1983), and Pamuk’s The Black Book (1990), Cevdet Bey ve Oğulları (1982) and Snow (2004), which are arguably part of the contemporary literary canon, I situate these authors within a literary tradition of postmodern/postcolonial comic and narratives of westernization. One of the primary questions that this study addresses is: what are the literary consequences of borrowing from the traditional religious and national lore and recreating such concepts in post/modern framework? The answer is more innovative and experimental narratives and more cultural and transnational anger and confusion. With this study I am hoping to contribute to studies of modern global or postcolonial fiction.

Keywords

Article Statistics

Number of reads 1,097
Number of downloads 542

Share

Journal of Turkish Studies
E-Mail Subscription

By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.