Gulag Kamplarında Gözardı Edilen Bir Unsur Olarak Kadın

Author:

Number of pages:
95-109
Language:
Year-Number:
2018-Volume 13 Issue 12

Gulag kampları Sovyetler Birliği ve Stalin ile özdeşleşen yapısının ötesinde milyonlarca Sovyet insanının zorla tutulduğu ve çalıştırıldığı mekanlar olarak tarihte anılmaktadır. 1917 Ekim Devrimi ile eşitlik, özgürlük ve halkların kardeşliği umutlarına kapılan Rusya yurttaşları NKVD (KGB) sorgulamaları ile kırılmalar yaşamış ve Gulag kamplarında kendilerini bulmalarına bir anlam verememiştir. Gulag kamplarının Sovyet ekonomisinin büyümesine katkısını tartışmak yerine insan onurunun ayaklar altına alındığı yerler tanımını konuşmak daha doğru olacaktır. Stalin ile başlayan ve de ancak ölümü sonrasında varlığı tartışmaya açılan Gulag kamplarında bulunan milyonlarca mahkum arasında kadınlar da önemli bir yer tutmuştur. Kadınlar hırsızlık, fahişelik, rahibelik, karşı devrimcilik suçlamaları ile Gulag kamplarına gönderilmiş olmanın yanında Gulag kamplarına sürgün edilmiş birisinin eşi ya da yakını olmak da kamplara gönderilmek için yeterli sebep kabul edilmiştir. Gulag kampları gerçeklerine kadınlar farklı tepkiler göstermiş, kimisi yaşananları kabul edememiş ve kamplarda hayatını kaybetmişken kimisi de uyum sağlamanın ve kendi faydasına olanaklar elde etmenin peşinde olmuştur. İlginç bir biçimde kadınlardan bazıları da kamp hayatında olan biteni hayatın akışından bir kesit olarak kabullenmiş ve hatta gösterdiği emekler karşısında ödüllendirilmiştir bile. Kamp hayatında anneleri ile birlikte sürgün yaşamak zorunda kalan çocuklar da yaşanan acıların başka bir sayfasını oluşturmaktadır. Kamp hayatından kurtulan kadınların topluma ve özellikle de kendi ailesine karşı kuşkucu yaklaşımları ve genelde susmayı seçmeleri de ilgi çeken başka bir konudur. Gulag kadınları ile onların çocukları arasındaki bakış açısı farklılığı ve fikir çatışması da farklı zamanlara ait eğilimleri göstermesi bakımından önem taşımaktadır.

Keywords


Beyond its identification with the Soviet Union and Stalin, the Gulag camps are known in history as the places where millions of Soviet people were forced to work. With the October 1917 Revolution, Russia's citizens suffering from the NKVD (KGB) inquiries had aspiration for equality, freedom and fraternety of peoples, and they could not make any sense to find themselves in the Gulag camps. It would be more accurate to speak of the place where human dignity dies, rather than discussing the contribution of the Gulag camps to the growth of the Soviet economy. The women also played an important role among the millions of prisoners in Gulag camps that Stalin had started and only after his death, a debate was started about the existence of the camps. Aside from being accused of theft, prostitution, priesthood, counter-revolutionism, being a spouse or relative of someone who was deported to the Gulag camps was considered as a sufficient reason for women to be sent to the Gulag camps. Women reacted differently to the realities of the Gulag camps, some were unable to cope with the living conditions and lost their lives in the camps while others were seeking to adapt and attain opportunities for their own benefits. Interestingly, some of the women accepted the camp life as a cross section of the flow of life and were even rewarded for their hard work. Children who were forced to live in exile together with their mothers in camps, formed another page of suffering. Another interesting subject is that the women survived the camp were skeptical of society and especially their own family and chose to be silent. The difference in viewpoint and conflict of opinion between Gulag women and their children were manifest in the tendencies they showed at different times.

Keywords

Article Statistics

Number of reads 3,111
Number of downloads 662

Share

Journal of Turkish Studies
E-Mail Subscription

By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.