Sosyal Gereklilik Açısından Toplum Biliminin Öncü ve Kurucu Babalarının Din Anlayışı

Author:

Number of pages:
855-874
Language:
Year-Number:
2016-Volume 11 Issue 2

Din, çeşitli biçimlerde de olsa tarih boyunca insan toplumlarında diama var olmuştur. Bu gerçeklikten hareketle, toplum üzerine düşünce sergileyen pek çok fikir insanı sosyal gereklilik açısından dinin işlevini açıklamak istemişlerdir. Özellikle toplum biliminin öncü ve kurucu babaları olarak kabul edilen insanlar, kuramlarında bu konuya özel bir yer ayırmışlardır. Toplum biliminin öncü babaları arasında bulunan İbn Haldun, sosyal hayatı kaçınılmaz gördüğü kuramında, sosyal hayat oluştuktan sonra toplumu erdeme götürmek için ilahi bir hakikat olarak kabul ettiği dine önemli bir yer vermiştir. Birçok açıdan İbn Haldun’un toplum kurgusuna benzer fikirler ortaya koyan Montesquieu da, sosyal hayatın erdemi için dini gerekli görmüştür. Toplum biliminin son öncü babası olarak ele alınabilecek Saint-Simon’un toplum kurgusunda ise, bilimle Tanrı ve bilim insanlarıyla din insanları yer değiştirse de, sosyal hayatın gerekliliği açısında pozitivist bir din gerekli görülmüştür. Saint- Simon’dan sonra sosyolojinin isim babası ve kurucusu olarak önemli bir yere sahip olan Auguste Comte’un pozitivist bir anlayışla şekillendirmeye çalıştığı toplum kurgusunda, yine pozitivist bir din sosyal gereklilik olarak ele alınmıştır. Toplumda ortaya çıkan her olay ve olguyu mülkiyet ilişkileri içerisinde ele alan ve bir ideoloji olarak dinin ortaya çıkışını da bu ilişkilere bağlayan Karl Marx, komünist düzene geçinceye kadar artı ve eksileriyle kapitalist toplumda bir sosyal olgu ya da bir yanılsama olarak dinin sosyal gereklilik olacağını düşünmüştür. Toplumda ortaya çıkan her olay ve olgu gibi dini de toplum şuuruna bağlayan Emile Durkheim’ın pozitivist toplum kuramında ise din, toplumsal kenetlenme ve ortak idealler için gereklidir. Toplum biliminin kurucu babaları arasında son halkayı temsil eden Max Weber’in anlayıcı toplum kurgusunda din, insan ve toplumun dünyayı düşünme biçimi arasında bağımsız bir değişken olarak ele alınmıştır. Weber, aklileşme ile birlikte dinin toplumda zemin kaybetmesinden de toplumun mutsuz olacağı adına rahatsız olmaktadır. Bütün bu toplum kuramlarından, komün topluma geçilmediği sürece Marx dâhil, dine sosyal bir gereklilik olarak ihtiyaç görüldüğü anlaşılabilmektedir.

Keywords


The phenomenon of religion surrounds the social life in many ways, and it has always been dealt by people sometimes as a fact and sometimes as a social necessity. This study examined the need for religion based on the opinions of the precursors and founding fathers of sociology regarding social necessity, and it was found that they had to create their social theories taking religion into consideration in some way even though they did this to different extents. Ibn Haldun said that social life was inevitable for people and he tackled religion as a

Keywords

Article Statistics

Number of reads 736
Number of downloads 368

Share

Journal of Turkish Studies
E-Mail Subscription

By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.