İki Dillilik Teorilerinin Sözlüklere Uyarlanması - İki Dilli Japonca Sözlük Örneğinde -

Author:

Number of pages:
811-830
Language:
Year-Number:
2015-Volume 10 Issue 12

Sözlükler daima iyi birer kaynakça olmuştur. Yeni bir dili öğrenirken bu kaynakçaların varlığı, ya da eğer uygun bir kaynakça mevcut değilse yokluğu çok daha ön plana çıkmaktadır. Neredeyse yazının keşfi kadar eski olan sözlükler, özellikle dil eğitiminin vazgeçilmez kaynakları olarak günümüze değin varlığını sürdürmüşlerdir. Yabancı dil öğrenimi denildiğinde ise akla ilk olarak iki dilli sözlüklerin geldiği söylenebilir. Öte yanda iki dilli sözlüklerin yeni bir dil (ikinci bir dil) öğrenilmeye başlanıldığında kullanıcısı için vazgeçilmez birer kaynakça olduğunu söylemek mümkün olsa da, bu dili öğrenen bireylerin yabancı dil seviyelerinde artış meydana geldikçe gitgide hedef dilde yazılmış tek dilli sözlüklerin tercih edilir hale geldiği görülür. Bir süre sonra ise o dili ana dil olarak kullanan bireylere yönelik hazırlanan hedef dilde yazılmış bu tek dilli sözlüklerin, bireyler tarafından en çok tercih edilen kaynakçalar haline dönüştüğü ve ne yazık ki iki dilli sözlüklerin bir yana bırakıldığı gözlemlenir. Bu durum Japoncayı yabancı bir dil olarak öğrenen bireyler için de farklı değildir. Bu noktada, yabancı dil eğitiminin vazgeçilmez araç gereçlerinden olan iki dilli sözlüklerin ilk başlarda kullanıcılar tarafından en çok tercih edilen kaynakçalar olduğunu söylemek mümkün iken, her ne sebeple bu özelliklerini yitirerek yerlerini hedef dilde yazılmış tek dilli sözlüklere bıraktığını düşünmekte fayda vardır. Bu çalışmada iki dilli sözlüklerde görülen bu problemlerin kökenine inilerek, esas sorunun ne olduğu konusu tartışılmış ve günümüz iki dilli sözlüklerinde kullanılan Tek Anlamlı Eşleştirme Metodu (Monosemic Method)’ nun bu sözlüklerde yer alan tek ve çok anlamlı sözcüklerin tamamına aynı şekilde uygulanmakta olduğu gözler önüne serilmiştir. Yapılan mevcut hatalı eşleştirmeler neticesinde, günümüz iki dilli sözlüklerinde Kavramsal Sapmalar başta olmak üzere kullanıcı açısından özellikle hedef dildeki yeni bir sözcüğü öğrenme konusunda kavramsal boyutta pek çok sıkıntının yaşandığı da tespit edilmiştir. Sonuç olarak, iki dilli sözlüklerde görülen bu sıkıntıların giderilmesi amacıyla Weinrich (1953)’ten Pavlenko (2009)’a kadar olan iki dillilik teorileri incelenerek bu teorilerin iki dilli sözlüklere modifikasyonu sağlanmış ve Çok Anlamlı Eşleştirme Metodu (Polysemic Method) olarak adlandırdığımız yeni bir metod elde edilmiştir. İki dilli sözlüklerde eşdeğerliklerin yazımı sırasından kavramsal seviyede meydana gelen bu sıkıntılarının giderilebilmesinin ise, ancak yukarıda bahsi geçen Tek ve Çok Anlamlı Eşleştirme Metodlarının sözlüklerde ele alınan sözcüklerin çok anlamlığa sahip olup olmama durumuna göre ayrımının yapılarak uyarlanmasıyla mümkün hale gelebilmektedir. Öte yandan, sözlüklerde ele alınan kelimeler ile bunların insan zihnindeki imgeleri olduğu düşünülen kavramlar arasındaki ilişkinin de irdelendiği bu çalışmanın kavram ile sözcük arasındaki bağıntıyı çok anlamlı sözcüklerde ilk kez modelleyerek ortaya koyan bir çalışma olduğundan da söz etmemiz gerekir. Kavramsal seviyede meydana gelen uyuşmazlıkların iki dilli sözlüklere ne şekilde yansıtılması gerektiğini ele alan bu çalışmanın, gelecekte basılacak olan iki dilli sözlüklerin metodolojik gelişimlerine katkıda bulunarak yabancı bir dili öğrenen bireylerin ileri seviyelere geldiklerinde dahi tercih edebilecekleri Yeni Nesil İki Dilli Sözlüklerin oluşturulmasında önemli bir rol oynayacağı ümit edilmektedir.

Keywords


Dictionaries have always been good sources of reference. While learning a new language, the importance of these references, or if a suitable resource is not available the absence of them becomes more prominence. However, when a new language (i.e. “a second language”) is started to be learned, though the bilingual dictionaries are indispensable sources for the learners at the beginning, as the foreign language skills of these learners increase, monolingual dictionaries written in target language begin to take place of the bilingual ones. After a while, they usually give up using bilingual dictionaries and monolingual dictionaries of the target languages become the most popular dictionary type for them. This situation is no different for the people who learn Japanese as a foreign language. At this point, I think we should figure out why such a change in the dictionary use of the learners occurs. In this study, by discussing and identifying the main source of this problem, two kinds of methods are developed. By using these methods according to the characteristics of the definition words in bilingual dictionaries, it becomes possible to overcome these difficulties. Dealing mainly with the non-overlapping parts of polysemous words, this study offers a new method to be able to overcome the above mentioned problems seen in bilingual dictionaries. It is believed and hoped that by contributing to methodology, it will help to develop New Generation Bilingual Dictionaries that the users will want to use at any level of their foreign language training.

Keywords

Article Statistics

Number of reads 584
Number of downloads 336

Share

Journal of Turkish Studies
E-Mail Subscription

By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.