Âşık Gufrânî'nin Cihâd-ı Ekber Destanı'nın Tahlili

Author:

Number of pages:
877-894
Language:
Year-Number:
2015-Volume 10 Issue 4

Halk şairleri asırlar boyunca toplumlarının gözü, kulağı ve dili olmuşlar, ortaya koydukları ürünlerle kendi duygu ve düşüncelerinin yanı sıra içinde bulundukları toplumun zevklerini, beğenilerini, arzu ve isteklerini, tepkilerini, acılarını, sevinçlerini, hüzünlerini, hayata bakışlarını, dünya görüşlerini yansıtmışlardır. Aynı zamanda onlar, en önemli ürünleri olan türkü ve destanlarda, toplum üzerinde büyük tesirler yapmış önemli olayları işleyerek toplumun hissiyatını, bu olaylar karşısındaki tavrını, tepkisini dile getirmişlerdir. İslamiyet’ten önce “ozan” adı verilen bu şairler toplumun önemli günlerinde, sığır, şölen ve yuğ adı verilen törenlerde ve savaşlardan sonra kazanılan zaferi/zaferleri anlatan, savaşın çeşitli safhalarını tasvir eden, bu zaferlerde öne çıkan kahramanları metheden şiirler söylemişlerdir. Ozanların bu vazifeleri İslamiyet’ten sonra da devam etmiş, bu saz şairleri umumî ortamların yanı sıra yeniçeri ve sipahi ocaklarında, leventler arasında, sınır kalelerinde de bulunmuşlardır. Bu saz şairleri orduyla çeşitli seferlere, savaşlara da katılarak bu savaşların, kazanılan zafer ve mağlubiyetlerin canlı şahitleri, bunlarla alakalı olarak ortaya koydukları türkü ve destanlar da bu olayların birer canlı vesikası olmuştur. Asıl adı Durmuş Ali olan Âşık Gufranî, 1280/1863-1864 yılında Karaman’ın Başkışla köyünde doğmuştur. Dünyanın şahit olduğu en büyük savaşlardan biri olan I. Dünya Savaşı yıllarında hayatta olan şair, âşıklık geleneğinin bir mensubu olarak bu savaşla ilgili duyduklarını, gördüklerini, hissettiklerini destanlaştırarak hem çevresindekileri yaşananlardan haberdar etmek hem duygularını dile getirmek hem de millî, manevî değerleri okşayarak halkı ve askerleri yüreklendirmek istemiştir. Gönüllü olarak savaşa katılacak Mevlevî birliklerini uğurlamak için Konya’da yapılan uğurlama töreninin de canlı bir tanığı olan şair, bugün de yaşananları tasvir ederek o günü ebedîleştirmiştir. Şair, destanında Enver Paşa’yı ve Osmanlı’nın müttefiklerini överek hükümet yanlısı olduğunu ve hükümet politikalarını desteklediğini de göstermiştir. Destan, çalışmada, Lucien Goldmann’ın “Oluşumsal Yapısalcı Eleştiri Yöntem”ine göre incelenecektir.

Keywords


Minstrels have always been mirrors of society and thier masterpieces have reflected the pleasures, aspirations, reactions, griefs, happinnesses, worldviews of their societies besides their own feelings and emotions. In addition, they also voiced the sensitivity of the society, its attitudes and reactions against important events by focusing on significant events that were influential on society in their folk songs and legends. On important days, and in rituals called sığır, şölen, and yuğ, these minstrels, who were called “ozan” prior to the advent of Islam, told poems that expounded the victory/victories of wars, various phases of wars, and praised the prominent heros in these victories. These duties of minstrels continued after the advent of Islam and they appeared in public areas besides janissary guilds and levents and at outposts. These minstrels, who took part in the army, participated various attacks, became live witnesses of victories and losses, and their songs and legends about these wars and defeats were live documentaries of these events. Aşık Gufrani, who real name is Durmuş Ali, was born in Balkışla village of Karaman in 1280/1863-1864. The minstrel, who was alive during the time of the 1st World War, which is one of the most terrific wars the world had even witnessed, as a member of the tradition of minstrel, legendized what he saw and heard about this war both for making the people around him aware of what is happening, voicing his own feelings, and encouraging soldiers and public by touching upon national and spiritual values. The well-known poet, who is an close eye-witness of the ritual which was carried out to see off the volunteer Mevlevi troops, who were going to go to the War, depicted what happened there with clarity and immortalized that day with Harb-i Umumi legend. In his legend, the poet Enver Pasha and the Ottoman allies are also paraised. In this context, he indicated that he approved the government and suported its policies. In the study, the legend was evaluated according to Lucien Goldman’s “Formative Structural Criticism Method”.

Keywords

Article Statistics

Number of reads 561
Number of downloads 345

Share

Journal of Turkish Studies
E-Mail Subscription

By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.