İnsanlık tarihiyle beraber kişiler kimi zaman kıtlık, deprem, savaş, terör gibi durumlar yüzünden zorunlu olarak; kimi zaman da daha iyi yaşam koşulları elde etmek umuduyla gönüllü olarak göç etmiş ve/veya göç etmeye devam etmektedir. Küreselleşen dünyada gelişen teknoloji sayesinde insanların, kurumların ve sermayelerin ülkeler arası dolaşımı kolaylaştığından göç hareketleri daha da artmakta, bu durum bulaşıcı hastalıkların yayılmasına zemin hazırlayarak sağlık hizmeti sunumunu olumsuz etkilemektedir. Göçmen topluluklar, sosyoekonomik zorluklar, dil engelleri, sağlık hizmetlerine erişim sorunları ve kültürel farklılıklar nedeniyle bulaşıcı hastalıklara karşı daha savunmasız gruplar arasında yer almaktadır. Tam da bu noktada göçmen topluluklarda uygulanacak sağlık eğitimi programları, bu zorlukları aşmada kilit rol oynayarak göçmenlerin sağlık hizmetlerine erişimini ve sağlık hizmetlerinden etkili bir şekilde faydalanmalarını sağlar. Programların başarısında, kültürel uyum, dil engellerinin aşılması, topluluğun spesifik ihtiyaçlarına uygun eğitim materyallerinin kullanılması, programların sürdürülebilirliği ve geniş kitlelere ulaşılabilirliği açısından paydaşlarla iş birliği önemli rol oynar. Literatür taramaları ve saha araştırmaları hedefe yönelik, kültürel açıdan duyarlı ve anadil desteği sunan eğitim programlarının bireylerin bilgi düzeyini artırdığını, hijyen ve koruyucu sağlık davranışlarını geliştirdiğini ve aşılanma oranlarını yükselttiğini göstermektedir, ancak bu eğitim programlarının sürdürülebilirliği ve etki analizlerinin düzenli olarak yapılması gerektiğini vurgulamaktadır. Bu nedenle derlemede göçmenlerde sağlık eğitimi programlarının bulaşıcı hastalıkları önlemedeki etkinliği detaylandırılarak sonuç önerilerinde bulunulmuştur.
Throughout human history, people have sometimes been forced to migrate due to famine, earthquakes, war, or terrorism, and sometimes have migrated voluntarily in hopes of obtaining better living conditions. In today's globalized world, with the advancement of technology, the movement of people, institutions, and capital between countries has become easier, leading to an increase in migration movements. This situation paves the way for the spread of infectious diseases and negatively affects the delivery of healthcare services. Migrant communities are among the groups most vulnerable to infectious diseases due to socioeconomic challenges, language barriers, problems in accessing healthcare services, and cultural differences. At this point, health education programs implemented in migrant communities play a key role in overcoming these challenges, ensuring access to healthcare services and enabling effective utilization of them by migrants. In the success of these programs, factors such as cultural adaptation, overcoming language barriers, the use of educational materials appropriate to the specific needs of the community, sustainability of the programs, and collaboration with stakeholders in terms of accessibility to wider populations play an important role. Literature reviews and field research show that targeted, culturally sensitive, and native language-supported education programs increase individuals’ level of knowledge, improve hygiene and preventive health behaviors, and raise vaccination rates; however, they also emphasize that the sustainability and regular impact analysis of these programs are necessary. Therefore, this review elaborates on the effectiveness of health education programs in preventing infectious diseases among migrants and presents recommendations in its conclusion.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.