Isamu Noguchi ile Batıya Yayılan Zen Bahçeleri

Author:

Number of pages:
1157-1186
Language:
Türkçe
Year-Number:
2025-Volume 20 Issue Ö1

20.yy’ın ilk yarısı dünyanın ve sanatın büyük değişikliklere uğradığı önemli bir dönemdir. Japon asıllı Amerikalı sanatçı Isamu Noguchi, bu dönemde yaşamış ve çift kültürlülüğünden doğan ikilemle sanatında yeni bir üslup geliştirmiştir. Sanatçının iki ülke arasında kalışına ait gerilim, doğaya ait biçimlerle geometrik yapılar arasında kurduğu karşıtlık, yeni bir estetik anlayış olarak eserlerine yansımıştır. Sanatçının Zen Bahçelerinden esinlenerek oluşturduğu heykel, peyzaj, yerleştirme gibi disiplinlerarası çalışmaları, Doğu kültürünün Batıya tanıtılmasını sağladığı gibi “heykel olan mekân” anlayışına da zemin teşkil etmiştir.  Noguchi’nin bahçeleri sadece Doğu’dan aldığı Zen Budizm’ini kapsamaz, Batıdan aldığı eğitimi de yansıtır. Zen bahçelerinden yansıyan derin düşünme, rahatlama, iç huzur, iç denge ve iyileşme gibi kavramlar günümüz modern hayatının getirdiği dar alanlara nefes aldıran özel mekânların yaratımında önemli bir etmendir. Bu araştırma, sanat tarihine önemli katkılar sağlamış ve birçok sanatseveri derinden etkilemiş olan Isamu Noguchi’nin Zen Bahçelerini yorumlamadaki farklı üslubunu betimleyici yöntem kullanarak ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu üslup, sadece değişen Dünya koşullarına paralellik göstermez aynı zamanda sanatçının yaşadığı çift kültürlülük yapısı üzerinden de kayda değer izler bırakır. Sanatçı, Doğu ile Batı kültürünü birbirine harmanlayarak önemli bir köprü vazifesi görmüştür. Isamu Noguchi'nin elinde hareketsiz objeler hareketli hale gelerek, yeni bir düzeye ulaşır. Sanatçının Zen bahçeleri, insanı birlikteliğe ulaştıran, yarattığı boşluk ile gündelik hayattan kopararak nefes aldıran, sorgulatan bir çizgidedir. Sadeliği ustalıkla birleştiren bu bahçeler, doğanın güzelliğini, hassasiyetini, coşkusunu insana ulaştırır niteliktedir. Konunun incelenmesinde fenomonolojik yöntemle literatür taraması yapılmış, örnekler plastik çözümlemeler ile değerlendirilmeye çalışılmıştır. Çeşitli yazılı ve görsel kaynakların yanı sıra, internet veri tabanı ortamından yararlanılarak çalışmanın bütününde araştırma ve bulguların derlenmesi, sırası ile gözetilmiştir.

Keywords


The first half of the 20th century was a significant period in which both the world and the arts underwent major transformations. Japanese-American artist Isamu Noguchi lived during this times and developed a new artistic style shaped by the duality of his bicultural identity. The tension arising from his position between two countries, along with the contrast he established between natural forms and geometric structures, was reflected in his works as a new aesthetic approach. His interdisciplinary Works including sculpture, landscape design, and installations inspired by Zen gardens not only introduced Eastern culture to the West but also laid the foundation for the concept of “space as sculpture".  Noguchi’s gardens do not solely embody Zen Buddhism from the East; they also reflect his Western education. Concepts such as deep contemplation, relaxation, inner peace, balance, and healing integral to Zen gardens play a crucial role in creating special spaces that provide relief within the confined environments of modern life. This research aims to reveal Isamu Noguchi’s unique approach to interpreting Zen gardens using a descriptive method. Noguchi, whose work has made significant contributions to art history and deeply influenced many art enthusiasts, not only reflects the changing conditions of the world in his style but also leaves remarkable traces of his bicultural identity. By blending Eastern and Western cultures, the artist serves as an important bridge between them. In Noguchi’s hands, static objects transform into dynamic forms, reaching a new level of artistic expression. His Zen gardens create a sense of unity, providing a space that detaches individuals from daily life, offering a breath of fresh air and prompting introspection. These gardens, masterfully combining simplicity and depth, convey the beauty, sensitivity, and vibrancy of nature to the observer. In examining this subject, a phenomenological approach was adopted, involving a literature review and the plastic analysis of selected works. Various written and visual sources, along with internet-based databases, were utilized to compile and structure the research findings in a systematic manner.

Keywords

Article Statistics

Number of reads 17
Number of downloads 40

Share

Journal of Turkish Studies
E-Mail Subscription

By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.