Osmanlı Devleti’nde, Tanzimat ve Meşrutiyet hareketleriyle birlikte Osmanlı kadınının eğitim ve çalışma hayatına katılımında bazı gelişmeler yaşanmıştır. Özellikle İkinci Meşrutiyet döneminde kadının konumu da, modernleşmeye bağlı olarak değişmeye başlamıştır. O zamana değin sadece ev içinde anne ve eş olarak sınırlanmış olan kadın, toplumsal yaşamda farklı bir statü kazanmış, eğitim, çalışma ve sosyal hayattaki yeri genişlemiştir. Osmanlı döneminde yaşanan bu gelişmeler, Cumhuriyet’in daha ileri düzeyde adımlar atmasına yönelik bir birikim yaratmıştır. Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte kadın erkek eşitliği konusunda köklü değişimler yaşanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti, modernleşme ve Batılılaşma hareketlerini benimsemiş ve bu kapsamda kadının toplumsal statüsünü yükseltmeye yönelik reformlar gerçekleştirilmiştir. 1924 yılında Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun kabulü ile öğretim de kadın erkek eşitliği sağlanmış, 1926 yılında kabul edilen Medeni Kanun ile kadın hukuksal alanda eşitlik kazanmıştır. 1930’da belediye seçimlerine, 1934’te ise genel seçimlere katılma hakkı tanınarak, Türk kadını siyasal haklarına kavuşturulmuştur. Çalışmada, kadın erkek eşitliği konusunda atılan bu adımların, mebuslar tarafından nasıl algılandığının ortaya konulması amaçlanmıştır. Analiz sonucunda TBMM’de kadın erkek eşitliği konusunun, iktisadi, hukuki, sosyal, siyasal konularda olmak üzere gündeme geldiği görülmüştür. Bu kapsamda, TBMM’deki bazı mebusların, kadın erkek eşitliği konusunda geleneksel toplumsal yapının korunması gerektiğini savundukları görülürken, diğer kısmının, kadın erkek eşitliğini modernleşme ve ilerleme sürecinin bir parçası olarak algıladıkları görülmektedir.
Osmanlı Devleti’nde, Tanzimat ve Meşrutiyet hareketleriyle birlikte Osmanlı kadınının eğitim ve çalışma hayatına katılımında bazı gelişmeler yaşanmıştır. Özellikle İkinci Meşrutiyet döneminde kadının konumu da, modernleşmeye bağlı olarak değişmeye başlamıştır. O zamana değin sadece ev içinde anne ve eş olarak sınırlanmış olan kadın, toplumsal yaşamda farklı bir statü kazanmış, eğitim, çalışma ve sosyal hayattaki yeri genişlemiştir. Osmanlı döneminde yaşanan bu gelişmeler, Cumhuriyet’in daha ileri düzeyde adımlar atmasına yönelik bir birikim yaratmıştır. Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte kadın erkek eşitliği konusunda köklü değişimler yaşanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti, modernleşme ve Batılılaşma hareketlerini benimsemiş ve bu kapsamda kadının toplumsal statüsünü yükseltmeye yönelik reformlar gerçekleştirilmiştir. 1924 yılında Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun kabulü ile öğretim de kadın erkek eşitliği sağlanmış, 1926 yılında kabul edilen Medeni Kanun ile kadın hukuksal alanda eşitlik kazanmıştır. 1930’da belediye seçimlerine, 1934’te ise genel seçimlere katılma hakkı tanınarak, Türk kadını siyasal haklarına kavuşturulmuştur. Çalışmada, kadın erkek eşitliği konusunda atılan bu adımların, mebuslar tarafından nasıl algılandığının ortaya konulması amaçlanmıştır. Analiz sonucunda TBMM’de kadın erkek eşitliği konusunun, iktisadi, hukuki, sosyal, siyasal konularda olmak üzere gündeme geldiği görülmüştür. Bu kapsamda, TBMM’deki bazı mebusların, kadın erkek eşitliği konusunda geleneksel toplumsal yapının korunması gerektiğini savundukları görülürken, diğer kısmının, kadın erkek eşitliğini modernleşme ve ilerleme sürecinin bir parçası olarak algıladıkları görülmektedir.
In the Ottoman Empire, with the Tanzimat and Constitutional Monarchy movements, there were some developments in the participation of Ottoman women in education and working life. Especially during the Second Constitutional Monarchy period, the position of women began to change due to modernization. Women, who until then had been limited to being mothers and wives within the home, gained a different status in social life, and their place in education, work and social life expanded. These developments during the Ottoman period created an accumulation for the Republic to take more advanced steps. With the proclamation of the Republic, radical changes have occurred regarding gender equality. The Republic of Turkey adopted modernization and Westernization movements and within this scope, reforms aimed at raising the social status of women were carried out. With the Tevhid-i Tedrisat Law accepted in 1924, women and men were provided with equal educational opportunities, with the acceptance of the Civil Code in 1926, women gained legal equality and with the right to participate in municipal elections in 1930 and in general elections in 1934, Turkish women were given their political rights. The aim of the study is to reveal how the steps taken for gender equality are perceived by the members of parliament. As a result of the analysis, it was seen that the issue of gender equality was brought to the agenda in the Turkish Grand National Assembly in economic, legal, social and political matters. In this context, while some members of parliament in the Turkish Grand National Assembly defend the need to preserve the traditional social structure regarding gender equality, others perceive gender equality as a part of the modernization and progress process.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.