Bu makale, İkinci Dünya Savaşı öncesi ve sonrası Sovyet-Yugoslav ilişkilerinde dramatik değişimi incelemekte ve Sovyet propagandasının Yugoslav lideri Josip Tito’yu nasıl tasvir ettiğine odaklanmaktadır. Başlangıçta, Yugoslavya ve Sovyetler Birliği (SSCB), Tito’nun kararlı bir müttefik olarak ve sosyalist hareketin önde gelen bir figürü olarak tasvir edildiği samimi ilişkiler sürdürmüştür. Ancak, bu ilişki, savaş sırasında Tito’nun güçlü ve bağımsız direniş hareketi, Balkan federasyonu vizyonu ve Yugoslav politikalarını sıkı bir şekilde Moskova’nın politikalarıyla uyumlu hale getirmeme gibi çeşitli faktörlerden dolayı hızla kötüleşmiştir. Bu farklılıklar, onu doğrudan Doğu Bloku üzerinde katı kontrolü olan ve bu tür özerkliği hoş görmeyen Stalin’le karşı karşıya getirmiştir. Tito ve Stalin arasındaki kişisel rekabet, ilişkileri daha da gererek artan gerilimlere ve güvensizliğe yol açmıştır. Bu husumet, 1948’de Tito-Stalin ayrılığı ile doruğa ulaşmış, küresel sosyalist hareket için derin etkileri olan önemli bir kopuş yaşanmıştır. 1949’da, bu ayrılık, Tito’ya karşı yoğun bir Sovyet propaganda kampanyasını hızlandırmış, onun imajını saygın bir müttefikten sosyalizmin kınanan bir düşmanına dönüştürmüştür. Sovyetler Birliği, Tito’yu bir hain ve Batı güçlerinin kuklası olarak tasvir etmek için propagandayı ve onun meşruiyetini zayıflatmak için güçlü görsel ve retorik unsurları kullanmıştır. Makale, Roland Barthes’ın yarıyapısal yaklaşımını kullanarak, Tito’nun tasvirinin nasıl sistematik olarak değiştirildiğini anlamak için Sovyet propaganda posterlerinin görsel unsurlarını analiz etmektedir. Bu çalışma, Soğuk Savaş politikasındaki propaganda ve görsel medyanın kamu algısını şekillendirme gücünün daha geniş sonuçlarını vurgulamaktadır.
This article examines the dramatic change in Soviet-Yugoslav relations before and after the Second World War, focusing on how Soviet propaganda portrayed Yugoslav leader Josip Tito. Initially, Yugoslavia and the Soviet Union (USSR) maintained cordial relations, with Tito being depicted as a steadfast ally and a prominent figure in the socialist movement. However, this relationship quickly deteriorated due to various factors, including Tito's strong and independent resistance movement during the war, his vision of a Balkan federation, and his refusal to align Yugoslav policies strictly with Moscow's. These differences pitted him directly against Stalin, whose rigid control over the Eastern Bloc did not tolerate such autonomy. The personal rivalry between Tito and Stalin further strained relations, leading to increased tensions and distrust. This hatred culminated in the 1948 Tito-Stalin split, a significant rupture that had profound implications for the global socialist movement. In 1949, this split precipitated an intense Soviet propaganda campaign against Tito, transforming his image from a respected ally into a vilified enemy of socialism. The Soviet Union used propaganda to portray Tito as a traitor and a puppet of Western powers, employing powerful visual and rhetorical elements to undermine his legitimacy. Using Roland Barthes' semiology, the article analyzes the visual elements of Soviet propaganda posters to understand how the portrayal of Tito was systematically altered to fit the Kremlin's narrative. This study highlights the broader implications of propaganda in Cold War politics and the power of visual media in shaping public perception.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.