Bir disiplin olarak mesaha, ölçüm hesabına matuf olarak ihdas edilmiş ve teorik geometriden (hendese) ayrı bir yol izlemek suretiyle, hem sayı ve hem de miktarı bir arada işleyerek varlığını devam ettirmiştir. Mesaha, ortaçağ İslam dünyasında, hesap geleneğinin bir parçası haline gelmiş olup, gerek genel hesap kitaplarının içerisinde ele alınmak gerekse de hakkında müstakil eserler yazılmak suretiyle bu alanda dikkat çekici bir seviyede üretim yapılmıştır. Osmanlı mesaha geleneğinin en erken tarihli örneği Kadızade-i Rumî’nin mesaha risalesidir. Kendisinin teorik geometri eseriyle Osmanlı matematiğine damga vurduğu bilinse de uygulamalı geometriye yönelik bu risalesine dair bilinenler oldukça sınırlıdır. Amacımız bu eseri yazma nüshası üzerinden inceleyerek Osmanlıların öncü mesaha eserini dolayısıyla da Kadızade-i Rumî’nin henüz yeterince aydınlatılmamış olan yönünü açıklığa kavuşturmaktır. Ayrıca burada, eserin matematiksel olarak yorumu yapılmak suretiyle, Osmanlı mesaha tarihine eserin nasıl katkıda bulunduğu da belirlenmeye çalışılmıştır. Bulgularımıza göre özet niteliğinde ve başlangıç düzeyinde sayılabilecek bu eser memurlara hitap etmektedir. Hatta eser kısa bir süre sonra bir muhasebe matematiği eserinin mesaha bölümünün bir parçası haline gelmiştir. Kadızade-i Rumî tarafından Farsça yazılmış eser, burada Türkçe bir mesaha metnine dönüştürülüp sonuna birkaç problem eklenerek etkisini yine memurlar arasında Türkçe sürdürmüştür. Bu eser Kadızade-i Rumî’nin Semerkant’ta yetişmiş olduğu ekolün matematiksel kesinliği sağlama ve matematik ile dış dünyayı örtüştürme hedeflerinin doğal bir sonucu olarak görülebilir.
As an independent discipline, mesaha was invented directed towards measurement calculations, and continued it presence mentioning both numbers and magnitudes together through following a way apart from theoretical geometry. Mesaha became a part of reckoning tradition in medieval Islamic world, and in this field, there was an outstanding level of production through making some compilations about mesaha or handling it as a chapter in reckoning books. The first example of Ottomans mesaha tradition is Kadızade-i Rumi’s mesaha treatise. Although it is a well-known fact that his study on theoretical geometry impacted deeply in Ottoman mathematics, what is known about his study on practical geometry is quite limited. The aim of this article is to make both Ottomans Pioneer mesaha treatise and the unknown side of Kadızade-i Rumi clear examining the handwritten manuscript of this treatise. Also in this article, it is tried to define that how this treatise contributed to history of Ottoman mesaha through a mathematical commentary of it. Findings indicate that this treatise is a kind of text which is both brief and basic, and adresses Ottoman officers. Moreover, after a while, this treatise became a part of the chapter releated to mesaha in a mathematical book written by an accounter. In that case, this treatise which is written by Kadızade-i Rumî in Persian turned out to be a Turkish text about mesaha with its solved problems which are added at the end of the text, and maintained its effect amoung the officers once again but in Turkish. This treatise could be seen as a result of the spesific goals on providing the mathematical preciseness and corresponding mathematics to the external world of Semerkant scholars who educated Kadızade-i Rumi.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.