Kimlik Sorunu, Göçmenlik ve Ötekilik Bağlamında İstila

Author:

Number of pages:
1051-1065
Language:
Türkçe
Year-Number:
2024-Volume 19 Issue 3

2000 sonrası çağdaş tiyatronun tematik olarak bireyi merkeze alan güncel konulara yakından ilgi duyduğu gözlenir. Bu durum anlatının merkezinin değişmesinden kaynaklandığı kadar sinema ve televizyonun görsel bombardımanı karşısında tiyatronun hala bir eğlence ve kültür seçeneği olmak için gösterdiği çabanın da sonucudur. Merkeze bireyin kişisel anlatısını alan eğilimin sahneye yeni bir estetik biçimle geldiğini belirtmek gerekir. Modern sonrası dönemde tiyatro sahnelerinde görülen birey merkezli anlatılar, yazarların seyirciyle kurmaya çalıştıkları yeni iletişimin bir ürünü olarak karşımıza çıkar. Sahnenin seyirciyle kurduğu bu dolaysız ilişkinin modern dünyada kentli bireyin yaşamını sarmalayan kavramları kendisine tematik malzeme olarak seçen çağdaş tiyatronun kimliğini ördüğü gözlenir. Bu çalışmada model olarak alınan Jonas Hassen Khemiri’nin performans ve anlatıyı birleştiren İstila oyunu da kimlik göçmenlik ve ırkçılık gibi çağdaş temalardan hareket eder. Bu araştırma, çağdaş tiyatronun bireyin iç dünyasından toplumsal sorunlara kadar çeşitli temaları nasıl ele aldığını ve özellikle İstila oyunu üzerinden nasıl anlam ve derinlik kazandığını daha detaylı incelemeyi amaçlamaktadır. Bölgesel çatışmaların doğurduğu göç sorunu; neoliberal politikalar ve küreselleşmenin etkisiyle ırkçılık, dil, kimlik, aidiyet kavramlarıyla birleşince milyonlarca insanı doğrudan etkileyen bir soruna dönüşmektedir. Bu bağlamda çağdaş tiyatronun tematik olarak merkeze aldığı yabancılaşma, yalnızlaşma, iletişimsizlik, dil, aidiyet, ırkçılık ve kimlik gibi toplumsal kavramlar sayesinde tiyatro sahneleri bu sorunların araştırması için kurulmuş kamusal birer laboratuvara dönüşmüştür denilebilir.

Keywords


After 2000, it is observed that contemporary theatre is thematically interested in current issues centred on the individual. This situation is not only the result of the change in the centre of the narrative, but also the result of the theatre's effort to still be an entertainment and cultural option in the face of the visual bombardment of cinema and television. It should be noted that the tendency that puts the personal narrative of the individual at the centre comes to the stage with a new aesthetic form. The individual-centred narratives seen on the theatre stages in the post-modern period appear as a product of the new communication that writers try to establish with the audience. It is observed that this direct relationship that the stage establishes with the audience weaves the identity of contemporary theatre, which chooses the concepts surrounding the life of the urban individual in the modern world as its thematic material. Jonas Hassen Khemiri's play Invasion, which combines performance and narrative, which is taken as a model in this study, is based on contemporary themes such as identity, immigration and racism. This research aims to examine in more detail how contemporary theatre deals with various themes ranging from the inner world of the individual to social problems and how they gain meaning and depth, especially through the play Invasion. The problem of migration caused by regional conflicts, combined with the concepts of racism, language, identity and belonging under the influence of neoliberal policies and globalisation, turns into a problem that directly affects millions of people. In this context, it can be said that thanks to social concepts such as alienation, isolation, miscommunication, language, belonging, racism and identity, which contemporary theatre thematically focuses on, theatre stages have turned into public laboratories for the research of these problems.

Keywords

Article Statistics

Number of reads 46
Number of downloads 110

Share

Journal of Turkish Studies
E-Mail Subscription

By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.