Tarih boyunca yerleşimler için elverişli bir bölge olan Batı Anadolu, prehistorik çağlardan itibaren sürekli yerleşimlere sahne olmuştur. Bu bölgedeki yerleşimlerin mimarisi, kullanılan malzeme ve inşaat teknikleri, bölgenin coğrafi koşullarına ve kaynaklarına bağlı olarak kendi iç dinamikleriyle şekillenmiştir. Yerleşimler için bereketli ova kenarları ve tatlı su kaynaklarına yakın bölgeler özellikle seçilmiştir. Bu da MÖ 3. Binyıl’ın Batı Anadolu'sunda konum olarak özel alanların seçildiği, inşaat uygulamalarının çeşitliliğini ve yerel koşullara uygunluğunu gösterir. Yapı planlarının geniş bir coğrafyada aynı tarzda inşa edilmiş olması bu dönemde mimari açıdan kültürel bir birliğin oluştuğunu göstermektedir. MÖ 3. Binyıl’ın ikinci çeyreğinden itibaren Batı Anadolu'da görülen mimari doku, toplumsal yapıdaki değişimlerin ve dönemin siyasi, ekonomik gelişimlerinin bir yansımasıdır. Toplumun siyasi yapısındaki değişime paralel olarak yeni ve ayrıcalıklı yapıların ortaya çıkması yine bu döneme denk gelmektedir. Özellikle MÖ 3. Binyılın ikinci yarısında Anadolu Ticaret Ağı dönemiyle birlikte yönetici kişilerin yaşadığı yapıların formlarında değişimler başlamıştır ve ilerleyen aşamalarda yukarı ve aşağı şehirler oluşarak toplumsal basamaklar ilk defa ortaya çıkmıştır. Bu makale, Batı Anadolu'nun binlerce yıllık mimari gelişimini ve bu gelişimin bölgenin değişen siyasi ve sosyal çerçeveleriyle olan simbiyotik yansımalarını anlamayı amaçlamakta ve toplumsal dönüşüm ile mimari yenilik arasındaki karşılıklı bağımlılığın kapsamlı bir analizini sunmaktadır. Ayrıca, bölgenin siyasi ve sosyal yapısında zaman içinde meydana gelen değişimleri ve bu değişimlerin mimariye nasıl yansıdığını analiz etmektedir.
Western Anatolia, historically conductive to human settlements, has hosted an almost unbroken chain of inhabitants since prehistoric times. This study explores how the region’s architectural styles, choice of materials, and construction techniques were shaped by its geography and available sources, particularly during the 3rd millennium BCE. The fact that building plans were uniformly constructed across a wide geographical area indicates a cultural unity in terms of architecture during this period. Significant architectural transformations, traceable from the beginning of the 3rd millennium BCE, mirror the social, political, and economic milieu of the time. Parallel to changes in the society's political structure, the emergence of new and privileged structures also aligns with this period. Especially in the latter half of the 3rd millennium BCE, during the Anatolian Trade Network period, structural changes were noted in the residences of the ruling class, and the traces of social hierarchy became evident with the subsequent formation of lower and upper cities. This paper aims to provide an understanding of Western Anatolia’s architectural progression over millennia and its symbiotic reflections of the region’s changing political and social frameworks, offering a comprehensive analysis of the interdependence between societal transformation and architectural innovation. It also analyzes the changes in the region's political and social structure over time and how these changes were reflected in architecture.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.