Dağlık Karabağ Meselesinin Hukuk Tarihi Bağlamında Self Determinasyon Hakkı Çerçevesinde İncelenmesi

Author:

Number of pages:
83-100
Language:
Türkçe
Year-Number:
2023-Volume 18 Issue 1

Kafkasya’nın güney bölgesinde yer alan Dağlık Karabağ, 1917 yılındaki Bolşevik İhtilali’nden bugüne dek siyasi ve askeri çekişmelerin arasında kalmıştır. Bölgede kendi etnik çoğunluğunun bulunduğunu iddia eden Azerbaycan ve Ermenistan arasında çeşitli ateşkesler yapılsa da 20 yıldan fazladır süregelen savaşın konusu olmuş ve bölgeye ilişkin self determinasyon hakkı, uti possidetis juris ve ülkesel bütünlük ilkesi çerçevesinde çeşitli savlar ortaya atılmıştır. Ermenistan, bölgedeki yerlilerin ve Ermenilerin kendi kaderini tayin hakkını savunurken Azerbaycan ise ülkesel bütünlük çerçevesinde Dağlık Karabağ’ın kendisine bağlı özek bölge olduğunu iddia etmektedir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından verilen dört karar Azerbaycan lehine olmuş, ayrıca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) de 2005 yılı başvuru tarihli Dağlık Karabağ bölgesini esas alan bir davasına ilişkin 2015 yılında verdiği kararında, Ermenistan’ın Dağlık Karabağ üzerindeki etkinliğini gerekçeleriyle ortaya koymuştur. İki ülke arasındaki sınırın belirlenmesine ilişkin saldırılara yönelik olarak yıllar boyunca çeşitli ateşkesler imzalanmış ancak imzalanan ateşkesler, çeşitli gerekçelerle taraflarca ihlal edilmiştir. 27 Eylül 2020 tarihi ise Azerbaycan tarafından daha sonraları Vatan Savaşı olarak adlandırılacak ve Karabağ bölgesi ile yakınlarındaki işgal altındaki illeri Ermeni silahlı kuvvetlerden arındırmak için başlayacak 44 günlük savaşın ilanı olmuştur. 10 Kasım 2020 tarihinde savaş, Ermenistan'ın işgal ettiği bölgelerden geri çekilmesini taahhüt etmesi ve Şuşa'dan çıkması ile neticelense de tam bir ateşkesten söz edilememiştir. Azerbaycan, yıllardır süregelen işgal sorununun ortadan kalkması neticesinde bu tarihten beri hem Ermenistan ile ilişkilerin normalleşmesi hem de iki ülke arasındaki sınırın belirlenmesine yönelik hazırlanmış beş maddelik bir barış belgesi sunmuştur. Ancak günümüz itibariyle iki ülke arasında işgal sonrası sürecin yürütülmesi veya sınırların belirlenmesine yönelik imzalanmış bir anlaşmadan veya ateşkesten bahsetmek mümkün değildir. Çalışma, Dağlık Karabağ’ın tarihçesinden başlayarak bölgede hak iddia eden taraf devletlerin iddialarını tarihsel bir bakış açısıyla ele almakta ve bölgeye uluslararası hukukun temel ilkelerinden olan self determinasyon hakkı ve uti possidetis juris ilkesi çerçevesinde bütüncül bir bakış açısı getirerek meselenin günümüze yansımasını hukuki çerçevede incelemektedir.

Keywords


Nagorno-Karabakh, located in the southern region of the Caucasus, has been in the middle of political and military conflicts since the Bolshevik Revolution in 1917. Although there have been various ceasefires between Azerbaijan and Armenia, which claim that they have their own ethnic majority in the region, it has been the subject of war that has been going on for more than 20 years, and various arguments have been put forward within the framework of the right of self-determination, uti possidetis juris and the principle of territorial integrity. While Armenia defends the right of self-determination of Armenians natives in the region, Azerbaijan claims that Nagorno-Karabakh is a central region within the framework of territorial integrity. Four decisions given by the United Nations Security Council were in favor of Azerbaijan, and the European Court of Human Rights (ECtHR) also demonstrated the effectiveness of Armenia on Nagorno-Karabakh's war in its decision in 2015 regarding a case based on the Nagorno-Karabakh region, which was filed in 2005. Various ceasefires have been signed over the years for attacks on the determination of the border between the two countries, but the signed ceasefires have been violated by the parties for various reasons. The date of 27 September 2020, on the other hand, was the declaration of the 44-day war, which would later be called the Homeland War by Azerbaijan, to clear the Karabakh region and nearby occupied provinces from Armenian armed forces. Although the war resulted in Armenia's commitment to withdraw from the occupied areas and exit from Shusha on November 10, 2020, a full ceasefire could not be mentioned. As a result of the disappearance of the occupation problem that has been going on for years, Azerbaijan has since presented a five-item peace document prepared for the normalization of relations with Armenia and the determination of the border between the two countries. However, as of today, it is not possible to talk about a signed agreement or ceasefire between the two countries for the execution of the post-occupation process or the determination of the borders. The study, starting from the history of Nagorno-Karabakh, deals with the claims of the states claiming rights in the region from a historical perspective and examines the current reflection of the issue in the legal framework by bringing a holistic perspective to the region within the framework of the right of self-determination and the principle of uti possidetis juris, which are among the basic principles of international law.

Keywords

Article Statistics

Number of reads 229
Number of downloads 402

Share

Journal of Turkish Studies
E-Mail Subscription

By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.