Kentler farklı tarihsel katmanlara ait bilginin, deneyimin, kültürün hatta sosyo-ekonomik dönemlerin birikiminden oluşmaktadır. Bu katmanlar somut veya somut olmayan kültürel miras değerlerin zeminde birlikteliği sayesinde tarihsel ve kültürel sürekliliği sağlamakta ve kentin hikâyesini anlatmaktadır. Aynı zamanda kentlere özgünlüğünü kazandıran bu katmanlar tarihsel süreç içinde kentleşme ile birlikte değişip dönüşmekte, geçmişin izleri silinmekte veya zarar görmektedir. Bu değişim ve dönüşümlere karşı stratejilerin geliştirilmesi amacıyla son dönemde ortaya çıkan kent arkeolojisi biliminin başlıca tartışma konusu, kentsel arkeolojik alanların sürdürülebilir bütünleşik korunmasıyla erişilebilir duruma getirilmesidir. Mevcut koruma yöntemleri çok katmanlı kentlerin sorunlarını çözmede yetersiz kaldığından, konu özelindeki en büyük zorluk özellikle arkeolojik katmanların bugünle entegre olabilmesi durumudur. Sosyo-ekonomik ve kültürel nedenlerle ortaya çıkan yeni gereksinimler ve buna bağlı gelişen kentleşme arkeolojik sit alanlarını ve tescilli mimarlık ürünlerini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu etki faktörü alan üzerindeki koruma tartışmalarını önemli hale getirmektedir. Bu bağlamda, Düzce ili özelinde M.Ö. 3 yy’ a tarihlenen Prusias ad Hypium antik kentini, üzerinde barındırdığı Erken Cumhuriyet dönemi yerel sivil mimarlık örneklerini ve yakın döneme ait kentsel dokuyu bütünleştiren çok katmanlı yapısını göz önünde bulunduran bir anlayışla ele almak ve koruma sorunlarını tespit etmek hedeflenmektedir. İlgili arkeolojik sit alanının kentteki koruma ve planlama çalışmalarına katılması ve modern kentle bütünleştirilmesi için öneri birtakım yöntemler tartışılmış ve bu kapsamda Prusias ad Hypium antik kenti ve çevresi incelenerek koruma sorunları tespit edilerek öneriler sunulmuştur.
Cities consist of the accumulation of knowledge, experience, culture, and even socio-economic periods belonging to different historical layers. These layers provide historical and cultural continuity and tell the story of the city, thanks to the coexistence of tangible or intangible cultural heritage values on the ground. At the same time, these layers, which give cities their authenticity, are changing and transforming with urbanization in the historical process, and the traces of the past are erased or damaged. The main topic of the science of urban archeology, which has emerged recently in order to develop strategies against these changes and transformations, is to make urban archaeological sites accessible through sustainable integrated protection. Since the existing conservation methods are insufficient to solve the problems of multi-layered cities, the biggest challenge, in particular, is the integration of archaeological layers with today's. New design demands emerging from socio-economic and cultural needs trigger urbanization which has threatened protected areas and listed architectural buildings. This threat has made it important to the protection issue in urban archeologic sites. In this context, the ancient city of Prusias ad Hypium in the province of Düzce which is dated to the 3rd century BC is aimed to examine from the view of the urban archeological concept. Thus the research tackles the conservation problem in a holistic way with the integration of the archeological heritage, local civil architecture, and examples of the early republic with the texture of the recent period. Suggested methods are discussed for the integration of the archaeological site with the conservation and planning studies in the city and its integration with the modern city. In this context, the ancient city of Prusias ad Hypium and its surroundings were examined, and conservation problems were determined and suggestions were presented.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.