Geniş ailelerde var olan ve çok çocuk sahibi olan Sovyet kadınların aynı zamanda meslek sahibi olup dışarıda çalışması Sovyet paradoksu olarak bilinen durumdur. SSCB dönemi cinsiyet eşitliği politikasından Müslüman kadınlarını Slav kadınlarına göre daha derin etkilemiştir. Bu çalışmada Sovyet döneminde çoğu Müslüman olan ‘Doğu Kadını’ etiketi altında komünistlerin siyaseti sayesinde ‘kurtarılan’ toplumlarda 1990 yıllar sonrasında oluşan radikal grupların toplumsal cinsiyet problemleri ele alınmıştır. Din ve gelenek arasında seçim yapan tüm dünyadaki Müslümanlar gibi, Eski Sovyet Müslümanları da bu seçimi 1990 yıllarında yapmışlardır. Nitekim yetmiş yıllık İslam’a ve Müslüman geleneklere açılan savaşın sayesinde Müslüman toplulukların İslam dinine dair temel bilgileri yok denilecek kadar azdı. Bu nedenle Kazak, Özbek, Türkmen, Kırgız ve diğer Müslüman halkları iki türlü kimlik arayışına bölündüler: atalar dini olarak bilinen İslam öncesi ve İslam’ın karışımından oluşan etnik milliyetçi görüşü ile Türkiye’den ve Arap cemaatleri ile yaygınlaşan İslam dini görüşü. Böylece yetmiş yıl ateist dönemini geçiren etnik Müslümanların bir kısmı milliyetçiliği, diğer kısmı ise İslam dinini ve geriye kalan kısım ise, Sovyetleşmiş hali ile seküler kalmayı tercih ettiler. Her kesimin toplumsal cinsiyet problemleri farklılaşmakla beraber bir birinin görüşünü ret ederek çelişkili olmaktadır. Bu araştırma 2014 ve 2018 yıllarında Kazakistan'ın Almatı, Çimkent, şehirlerinde ve Ankara'da yapılan yarı yapılandırılmış, derinlemesine ve açık uçlu görüşmeleri içeren nitel röportajlardan oluşmaktadır. Bu makale yazarlarından birinin Sovyet Müslüman kadını olması nedeniyle bu görüşmelere ek olarak otoetnografik yöntemi de kullanılmıştır. Yazarlar bu yöntemleri birleştirerek, Sovyet sonrası Müslüman kültüründeki oluşan kimlik krizini deneyimleyen kadınların, kutuplaşan ailelerde oluşan durumları inceleyeceklerdir.
This study attempts to outline and explain main problems such as xenophobia, Islamophobia, polygyny, bride kidnapping and other gender issues of post-Soviet women. In this study authors analyze these gender contradicting challenges by classifying them into opposing groups. The research draws on qualitative interviews; semi-structured, in-depth which were conducted in Almaty and Shymkent, cities in Kazakhstan, and Ankara, the capital of Turkey, in 2020. Autoethnographic methodology has also been utilized by the authors as well; this combination of methods will attempt to explain the identity crisis in Muslim culture of the post-Soviet world during the transition period. After collapse of USSR revived religion and nomadic tradition in post-Soviet republics played important role in nation-building, however revived patriarchy caused new obstacles to reach gender equality. Also Muslim’s greatest challenge: choosing between tradition and Islam led to formation of three groups of post-Soviet Muslims. Therefore gender problems in former Soviet republics have to explore under three main categories: emancipated women, traditionalist women following the way of their ancestors and religious women who practice Islam. The misinterpretation of feminist ideas, nomadic traditions which have strengthened the patriarchy, literal Islamic interpretation, and the reaction to Sovietization from the Muslim population under the communist regime have all together created obstacles to achieving gender equality in post-Soviet Muslim countries.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.