Yirminci yüzyıl boyunca özellikle Avrupa’da yaşanan savaş, kıtlık ve salgın hastalıklarla birlikte ortaya çıkan ekonomik ve sosyal krizler neticesinde bireyi ve toplumu güvence altına alan bir sosyal devlet anlayışı gelişerek kurumsallaşmaya başlamıştır. Geçmiş dönemde birey için sosyal koruma sağlayan aile ve akrabalık gibi sosyal güvenlik ve sosyal hizmet sunan doğal ağlar giderek erozyona uğradığından bu rolü üstlenen asli unsur devlet olmuştur. Gelişen sosyal devlet anlayışının bir gereği olarak kadınlar, azınlıklar, göçmenler, işsizler, yaşlılar ve çocuklar gibi dezavantajlı grupların hakları eşitlik, adalet, demokrasi ve özgürlük gibi temel haklar çerçevesinde yeniden düzenlenmiş ve evrensel bir boyut kazanmıştır. Aynı dönemde Avrupa’da yaşanan bütün savaşlara, sosyoekonomik ve siyasal krizlere tanıklık etmiş bir düşünür olarak Aliya İzzetbegoviç’in çalışmalarının da temel evrensel sosyal haklar, demokrasi, eşitlik ve ahlak temelinde şekillendiği ve sosyal hizmet alanları olarak ifade edilen aile, kadın, yaşlı, çocuk, yoksulluk, savaş, suç gibi konuları kapsadığı görülmektedir. Ancak Bosna Hersek Cumhuriyeti’nin kurucu devlet başkanı olması sebebiyle Aliya İzzetbegoviç’in eserleri daha çok siyaset felsefesi, din ve ahlak yaklaşımları üzerinden ele alınmıştır. Oysa Aliya’nın sosyal alana dair söylediği fikirlerin pek çoğu bugün var olan sosyal hizmet ve insan hakları perspektifine uygun düşmektedir. Bu yönüyle bu çalışmada düşünürün sosyal hizmet konuları kapsamında ifade ettiği fikirlere yer verilerek Aliya İzzetbegoviç düşüncesinde sosyal hizmet paradigmasının ne olduğu sorusuna cevap aranacaktır. Buna göre Aliya’nın eserleri aile, kadın, suç, yaşlı gibi sosyal hizmet temalı konu başlıkları üzerinden analiz edilmiş ve Aliya’nın eserlerine dair siyasi ve dini algının ötesine geçebilen evrensel söylemleri açığa çıkarılmıştır.
The idea of a social state that protects the individual and society began to develop and was institutionalized as a result of the economic and social crises arising from wars, famines, and epidemics during the twentieth century, especially in Europe. With the erosion over time of natural networks such as family and kinship that provided social security and social services to the individual in the past, the state gradually assumed this role. The rights of disadvantaged groups such as women, minorities, immigrants, unemployed people, elderly people, and children were reorganized within the framework of fundamental rights such as equality, justice, democracy, and freedom as a requirement for the emerging understanding of the social state and gained universal recognition. As a thinker who witnessed the wars and socioeconomic and political crises in Europe during that period, the works of Alija Izetbegovic are shaped by fundamental universal social rights, democracy, equality, and morality and deal with topics such as family, women, elderly people, children, poverty, war, crime, and so on. As the founding head of state of the Republic of Bosnia and Herzegovina, the works of Alija Izetbegovic are mainly analyzed through the lenses of political philosophy, religion, and morality. However, many of Aliya’s ideas about social services fall in line with the present-day human rights discourse. This study will seek to answer the question of what the social work paradigm is in Aliya Izetbegovic’s works by discussing the ideas expressed by the thinker within the scope of social services issues. Accordingly, Aliya’s works were analyzed through social services-themed topics such as the issues of family, women, crime, and elderly people, revealing universal discourses that can go beyond political and religious perceptions of Aliya’s works.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.