Kant etiği, onun bilgi felsefesinde olduğu gibi, apriori temeller üzerine kurulmaya çalışılan saptamacı bir etik olma amacındadır. Etiğin kaynağı akıl ve “akıl sahibi varlık” olmak kavramından zorunlu olarak türetilen yargılardan ibarettir. Bu yargıların en önemlisi akıl sahibi her varlık için geçerli olan ‘ahlak yasası’dır. Kant insanın ahlaki bir varlık olduğunu göstermek için başlangıçta insanın doğa nedenselliğinden bağımsız olarak eyleyebildiğini temellendirmek amacıyla üç postulat koymaktadır. Bunlar; özgürlük, ruhun ölümsüzlüğü ve Tanrı kavramlarıdır. Ancak insanın doğa nedenselliğinin dışında eyleyebiliyor olması özgürlüğü için yeterli değildir. Özgür olabilmek için ahlak yasasına uygun “isteme” de gerekmektedir. Kant’ın Tanrı anlayışı Hıristiyanlıkta olduğu gibi pasif Tanrı anlayışıdır. Bu anlamda deizme daha yakındır. Ancak ‘en yüksek iyi’nin gerçekleşmesi, mutluluk ve erdem gibi birbiriyle tesadüfen bir araya gelen bu kavramların bir araya gelebilmesi için Tanrıya gereksinim vardır. Bu da aktif Tanrı anlayışı demektir. Kant Tanrının varlığını ispat etmeye çalışan ontolojik ve kozmolojik delillere itiraz eder. Tanrının varlığının ispat edilemeyeceğini, ancak ahlaki davranabilmek için Tanrıya ihtiyaç olduğunu, bu nedenle ahlak kanıtı denilen iddiasız bir delili öne sürer. Özgürlük kavramı ile insanın ahlaki eyleyebilme yeteneğini temellendiren Kant’ın, ahlak yasasına uygun eylemeye engel olan ümitsizliği ortadan kaldırmak için başvurduğu Tanrının varlığı ve ruhun ölümsüzlüğü kavramlarının da mahiyeti meçhuldür. Kant ahlakın kaynağı olarak Tanrının değil aklın olması gerektiğini, fakat en yüksek iyinin gerçekleşmesi için de Tanrıya ihtiyaç olduğunu belirtir. Kant etiği bir anlamda seküler konuşan bir teist düşünce ifadesi şekline dönüşmüştür.
Kant’s ethics, as in his philosophy of knowledge, aims to be a constative ethics that is tried to be built on apriori foundations. The source of ethics consists of judgments, which are necessarily derived from the concept of reason and the “intelligent being”. The most important of these judgments is the 'moral law' that applies to every intelligent entity. In order to show that man is a moral being, Kant initially suggests three postulates in order to base the fact that man can act independently of nature causality. These are the concepts of freedom, immortality of the soul, and God. However, it is not enough for human freedom to be able to act outside of nature causality. In order to be free, it is also necessary to “ask” in accordance with moral law. Kant's conception of God is a passive one, as in Christianity. In this sense, it is closer to deism. However, there is a need for God in order for these concepts, such as happiness and virtue, to come together by chance, to achieve the "highest good". And this means an active understanding of God. Kant objects to ontological and cosmological evidence trying to prove God's existence. He suggests that God's existence cannot be proved, but God is needed to act morally, so he moots an nonassertive evidence called moral proof. The nature of the existence of God and immortality of the soul, which Kant, who bases the moral mobility of people with the concept of freedom, resorted to eliminate the despair that hinders action according to moral law, is also unknown. Kant states that as the source of morality, it must be reason, not God, but God is needed to achieve the highest good. Kant ethics has become a secular-speaking theist way of thinking in a sense.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.