Kadınlar tarih boyunca farklı kültürlerde ve dünyanın farklı bölgelerinde çeşitli ayrımcılıklara maruz kalmışlardır. Bu ayrımcılıkları besleyen birçok unsurdan söz etmek mümkündür. Ancak tarihin derinliklerinden günümüze kadar kollarını uzatabilen en temel ayrımcılıkların ataerkillikten beslendiğini söyleyebiliriz. Ataerkil söylem, kadınları edilgen, itaatkâr, sabırlı olarak tanımlarken, toplumsal yapı içerisindeki erkek egemen iktidar alanını güçlendirmektedir. Bu güçlendirme biçiminin sosyal ve ekonomik sonuçları kadının hayatına yansımaktadır. Kadınlar maruz kaldıkları ayrımcılıkların sonuçlarını farklı biçimlerde deneyimlemektedirler. Bu sonuçların en önemlilerinden birisi de yoksulluktur. Kadınlar, sosyal, ekonomik ve kültürel olarak ayrımcılığa uğramalarının bir sonucu olarak dünya üzerinde yoksulluğu erkeklere göre çok daha derin bir biçimde deneyimlemektedirler. Kadınların eğitim, istihdam gibi fırsatlardan gereği gibi yararlanamamalarının sonuçlarından biri olarak kadın yoksulluğu kavramı ortaya çıkmış ve çeşitli uluslararası kuruluşların gündemine girmiştir. Kadın yoksulluğu, sosyal ve ekonomik olarak gelir yetersizliği ve imkânların kısıtlılığı nedeniyle kadının yoksulluğa düşme durumu olarak tanımlanabilir. Bu açıdan bakıldığında Amartya Sen’in yoksulluk yaklaşımı önem kazanmaktadır. Sen’e göre yoksulluk bir “gelir azlığı” ya da “gelir yetersizliği” olarak tanımlanamaz. Yoksulluk, “kapasite ve yapabilme yetersizliği” olarak tanımlanmalıdır. Bu tanım çerçevesinde düşündüğümüzde kadının yapabilme kapasitesini geliştirme fırsatı elinden alındığında, yoksulluğa düşmekten kurtulması zorlaşmaktadır. Bu çalışmada amacımız kadın yoksulluğu ve bu yoksulluğu besleyen unsurları ortaya koymaktır. Kadınlar ataerkil toplumsal yapının ağırlığı altında ezilirken, eğitim, istihdam gibi fırsatlardan erkeklere oranla çok daha az faydalanabilmektedirler. Bu da kadınları toplumda yoksulluğu temsil eden kesimler arasına yerleştirirken, bu yoksulluğun nesiller arası bir mirasa da dönüşmesini sağlamaktadır. Bu çalışma, dokümantasyon tekniği ile veri elde etmenin yanında çeşitli alanlarda (eğitim, istihdam vb) elde edilen verilerde kadın ve erkeklerin oranlarının karşılaştırılması ve analiz edilmesi yoluyla gerçekleştirilmiştir.
Throughout history, women have been subjected to various forms of discrimination in different cultures and regions of the world. It is possible to mention many factors that feed these discrimination. However, we can say that the most basic discrimination which can extend its arms from the depths of history to patriarchy. Patriarchal discourse defines women as passive, obedient and patient, while reinforcing the male-dominated power field within the social structure. The social and economic consequences of this form of empowerment are reflected in women's lives. Women experience the consequences of discrimination in different ways. One of the most important of these results is poverty. As a result of women's social, economic and cultural discrimination, women experience poverty in the world more deeply than men. The concept of women's poverty emerges as one of the consequences of the inability of women to benefit from opportunities such as education and employment. Women's poverty can be defined as the situation of women falling into poverty due to inadequate social and economic opportunities. In this respect, the poverty approach of Amartya Sen is gaining importance. According to Sen, poverty cannot be defined as a “low income” or “ income insufficiency”. When we think about this definition, the opportunity to improve the ability of women to do away with it, it is difficult to get rid of falling into poverty. In this study, our aim is to reveal female poverty and the factors that feed this poverty. While women are crushed under the weight of the patriarchal social structure, they can benefit from opportunities such as education and employment much less than men. This places women among the groups representing poverty in the society, and this leads to the transformation of poverty into an inter generational heritage. This study was carried out by comparing and analyzing the ratios of men and women in the data obtained from various fields (education, employment, etc.) as well as obtaining data with documentation techniques.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.