Sosyal, politik ve ekonomik alanlarda, aile ve çift hayatında, çatışmalı erkek ve kadın ilişkileri gözlemlenmektedir. Cinsiyetler arası çatışmalar kadına karşı baskı ve şiddet davranışları, erkeğin fizik gücünü kullanması, kişilik bozuklukları gibi farklı nedenlerle açıklanabilir. Bununla birlikte, klinik antropoloji klinik vakaların kişi, toplumsal yapı ve işleyişlerini analiz etme ve bilgi edinme imkânı verdiğini savunur. Bu bağlamda, çatışmalı kadın ve erkek ilişkilerine zemin hazırlayan toplum yapısı ve akrabalık sistemi gibi yapısal süreçleri dikkate almak gerekir. Ait olunan akrabalık sistemi erkek ve kadın için soya bağlanma ve soy sürme, evlilik ve yerleşim yeri kuralı ve akrabalık terminolojisindeki pozisyonlarını tanımlar. Bu özellikleri çocuğun inşasıyla ilgili sosyal temsiller aracılığıyla biyolojik cinsiyetleriyle ilişkilendirir. Ataerkil ve babasoylu toplumsal yapı ve akrabalık sisteminde soy sürme erkek üzerinden devam eder. Dolayısıyla erkek sabit ve sahip pozisyonda kalırken kadının sirküler ve ait konumda olur. Erkek, akrabalık sistemi ve nüfus kayıtlarında kütüğün sahibidir. Kadının ise kütüğü olmayıp, babasının veya kocasının kütüğünde kalır. Bu özellikler erkek ve kadın için toplumsal cinsiyet özelliklerine dönüşür. Erkeğin sahipliğini sorgulatan kadın davranışları ve kadının otonomisi şiddet ve baskı olarak kadına dönme riski taşır. Özellikle kadın ve erkek ilişkilerini düzenleyen yasaların bu durumu dikkate alması gerekir. Bu yapısal durumla ilişkili farkındalık oluşmadan ve zorla dayatılan kadın ve erkek ilişkilerini düzenleyen yasalar erkek ve kadın kimliğinde gerilim doğurmaktadır.
Conflicting male and female relations are observed in the social, political and economical areas, in the family and couple’s life. Gender conflict can be explained by different reasons such as pressure and violence against women, use of men’s physical force and personality disorders. Neverthless, clinical anthropology argues that clinical cases allow to analyse and obtain information about the individual, social structure and process. In this context, it is necessary to take account the structural processess such as the social structure and kinship system that prepare the ground for conflicting women and men relations. The belonging kinship system identifies the paternity and continuing bloodline, marriage and settlement rule and positions in the kinship terminology of male and female. It relates these features to their biological sexes through social represantations related to the construction of the child. Patriarchal and paternal social structure and continuing bloodline in the kinship system continue through men. Thus, while the male remains stationary and possession position, woman becomes circular and in the belonging position. Male is the owner of the pedigree on kinship system and register of persons. On the other hand woman has no pedigree and remains register of her father or her husband. These features turn into gender characteristics for men and women. Women’s behaviors that question the ownership of men and women’a autonomy have the risk of turning to women as violence and pressure. In particular, the laws regulating relationships between men and women should take this into account. The laws regulating the relations between men and women without being aware of this structural situation are causing tension in the identity of men and women.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.