"Kadının sesi", üstün erkek bedenine kıyasla ikinci derece kadın bedenleri inşa eden "iktidar" için önemli bir unsurdur. İktidar, kadınları cinsel nesneler olarak kurgular ve bireysellikten uzaklaştırır. Yani, kadının bedenini, “sesten” ayırarak onun bireysel olma özelliğini elinden alır ve onu nesneleştirir. Bu makalede önce kadınların iktidar ile nasıl “sessizleştirildiği” ele alınmakta ve ardından Türk kadın yazarların bu olguya ilişkin tutumları romanları üzerinden incelenmektedir. Bu amaçla romanların edebi sesleri ile romanlardaki karakterlerin (özellikle kadın karakterlerin) hakiki sesleri ayrıntılı bir şekilde incelenecektir. Cevap aranacak araştırma soruları ise şu şekildedir: Kadın sesleri ataerkil sistem tarafından susturuluyor mu? İktidar, kadınların seslerini edebiyatta nasıl etkiler? Romanlarda kadınlar kendi seslerini / dillerini oluşturabiliyorlar mı? Kadın yazarlar kendileri için konuşabiliyorlar mı; eğer konuşabiliyorlarsa, kadınlar metinler içinde kendileri için konuşurlarsa ne olur? Kadın yazarlar seslerini duyurmak için sesi/sessizliği nasıl kullanırlar? Bu amaçla, metinlerinde ne tür anlatı stratejileri kullanırlar? Bu sorulara cevap ararken daha önce de belirttiğim gibi romanlarda hem edebi sesleri hem de özellikle kadınların hakiki sesleri üzerinde durulmaktadır. Buradaki hakiki ses, yalnızca birbirimizle dil kullanarak konuşmamızı sağlayan fiziksel ses değil, aynı zamanda çekinmeden konuşabilme, katılma, kendini ifade etme ve deneyimleme yeteneği olarak tanımlanmaktadır. Yani ses, romanlarda iktidar veya iktidarsızlık alanında etkinlik/yetkinlik belirten bir kavram olarak incelenmektedir. Bu anlamda ses konuşma hakkının yanı sıra konuşmama hakkını da içerebilir ve birçok anlam ifade eder. Diğer taraftan edebi ses incelenirken daha çok metinlerdeki formal yapılar ve biçimsel özellikler ele alınacaktır. Daha açık bir şekilde, özgün bir kadın sesi oluşturulup oluşturulamadığını anlamak için yazarın edebi dili ve edebi anlamda kullandığı stratejiler incelenecektir.
A “woman’s voice” is an important component for ’power,’ which constructs inferior female bodies, in comparison to the superior male body. Power disindividualizes women by constructing them as sexual objects. The female body has been objectified by being separated from the ‘voice” and disindividualized by power, In this paper, I first consider how women are “silenced” by “power,” and then I examine the Turkish female writers’ stances regarding this phenomenon through their novels. In doing this, I will closely analyze the literal and literary voices of these novels. The guiding research questions are: Are women’s voices silenced under the patriarchy? How does power affect women’s voices in literature? Can women form their own voice/language in novels? Do women authors speak for themselves and, if so, what happens when women speak for themselves in the texts? How do they use silence to be heard? What narrative strategies do they use? I will analyze both the literal and literary voices present in the novels. Here “literal voice” is defined not only as the physical voice that enables us to speak to each other through the use of language, but the ability to speak up, to participate, to express and to experience oneself. I examine the voice as a concept of agency in the realm of power or powerlessness in novels. Thus, voice might include the right not to speak as well as the right to speak. In terms of literary voice, I am more concerned with formal structures and specific forms of textual practice. More specifically, I will scrutinize the author’s language and literary strategies in order to understand whether she is able to form a female voice.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.