1441 yılında Herat’ta doğup aynı şehirde 1501 yılında vefat eden Ali Şir Nevayi, Türk Edebiyatının en büyük şairlerindendir. Çağatay Türkçesinin ve klasik edebiyatımızın şekillenmesinde örnek alınan bir şahsiyetidir. Onun eserlerinin sayısı otuzdan fazladır. Edebiyatımızın ilk tezkirecisi, ilk hamse sahibidir. Farsçanın edebi dil olduğu bir dönem ve coğrafyada bilinci bir Türk dili savunucusu kimliği ile karşımıza çıkar. Muhakemetü’l-Lugateyn adlı eseri Türkçe ile Farsçayı dillik delillerle karşılaştıran filolojik açıdan değerli bir çalışma olarak bugün de önemini korumaktadır. Hayatının çeşitli dönemlerinde yazdığı divanları insan ömrüne göre adlandırıp sınıflandıran ve divanlarına adeta bir hayat romanı özelliği katan da yine Ali Şir Nevayi’dir. Bu çalışmada Ali Şir Nevayi’nin iki divanı, Fevayidü’l-Kiber ve Bedayi’ül-Vasat taranarak cennet ve cehennem metaforları tespit edilmiştir. Bilindiği üzere metafor, benzetme yoluyla soyut kavramları somutlaştırma, düşünce düzeyinden dil düzeyine çıkarma işlevidir. Ontolojik metaforlardan olan cennet ve cehennem, Ali Şir Nevayi’nin şiirlerinde tasavvufi bir anlam taşır. O, bu kavramlara bir sûfi gibi bakar. Onun için cennet, aşkın yani Allah’a kavuşma duygusunun aslında kendisidir. Cenneti istemez eğer içinde aşk yoksa. Cehennem ise ona göre korkulacak bir yer değildir. Ayrılık yani Allah’tan uzaklaşmanın verdiği acı, cehennem acısından daha yakıcı, daha kötüdür. Bir an ayrılığı çekmektense cehennemde bin yıl kalmaya gönüllüdür. Ali Şir Nevâyi, cennet ve cehennem metaforlarını bir karşılaştırma unsuru olarak aynı beyit içerisinde kullanır. Zıtlıklardan yararlanırken anlamı kuvvetlendirir. Çalışmada onun orijinal olduğunu düşündüğümüz metaforları ele alınmıştır. Ali Şir Nevayi’nin eserleri metaforlar açısından daha geniş çalışmalarda ele alınmalıdır.
Ali Shir Nevayi, who was born in Herat in 1441 and died in 1501 in the same city, is one of the greatest poets of Turkish literature. He is an example person in the shaping of the Chagatai Turkish and our classical literature. The number of his works is over thirty. He is also the first tazkira writer in our literature and the owner of the first khamsa. In a period and in a geography that the Persian was a literary language and, its consciousness is presented as a Turkish language advocate. His work, Muhakemetü’l-Lugateyn, which compares Turkish with Persian by the linguistic evidents, maintains its importance even today in term of philology. Ali Shir Nevayi is also the person who named the diwans written in the various periods of his life according to human life and added a life novel feature to his diwans. In this study, two works of Ali Shir Nevayi, Fevayidu’l-Kiber and Bedayi’ul-Vasat were well-scrutinized and metaphors of heaven and hell have been determined. As it is known, metaphor is the function of abstracting concepts from analogy, from level of thought to language level. Ontological metaphors of heaven and hell have a mystical meaning in the poems of Ali Shir Nevayi. He looks at these concepts as a sufi. For him, heaven is love, in other words, the feeling of reunification with God. There is no heaven, if there's no love in it. Hell is not a place to fear, according to him. The farewell, or being far from God, is worse and more burning than the dolor of hell. He is willing to stay for a thousand years in hell rather than a moment of being seperated. Ali Shir Nevâyi uses the metaphors of heaven and hell in the same verse as a comparison element. He strengthens the meaning while he benefits from the contrasts. In this study, metaphors which we think that are original, are being discussed. Ali Shir Nevâyi 's works should be considered in terms of metaphors in more comprehensive studies.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.