Bu makale, Nuri Bilge Ceylan’ın yönetmenliğini yaptığı Ahlat Ağacı (2018) filmi üzerine bir analiz denemesidir. Film, olay örgüsünden ziyade toplumsal ilişkilere dair yoğun bir durum betimlemesine dayanmaktadır. Analizde, Şerif Mardin’in Edward Shils’ten ödünç aldığı ve Türkiye’ye uyarladığı merkez-çevre ilişkisi modeli temel alınmaktadır. Mardin, bu model çerçevesinde, Türkiye’nin toplumsal gerçekliğini tarihsel bir perspektifle ele almıştır. Filmde, Türkiye’nin kültürel formasyonuyla ilgili, merkez ve taşra ikiliğine dair birtakım göndermeler yer almaktadır. Türkiye’nin gündelik hayatıyla ilgili önemli bazı kültürel kalıplar, bir taşra kenti örneğinde yoğun bir şekilde filmde temsil edilmektedir. Ayrıca, merkez-çevre geriliminin farklı düzeylerine karşılık gelen figürlere ve uzun diyaloglara filmde yer verilmiştir. Bu açıdan sosyal bilimcilerin toplum ve kültür analizleri için önemli veriler sunabilmektedir. Makale, taşranın kültürel sınırlarına odaklanmanın yanında Türkiye’nin bugünkü toplumsal ve kültürel ruhuyla ilgili bazı çıkarımları da içermektedir. Bu vesileyle merkez-çevre ilişki modelinin sınırlılıkları ve imkânları da tartışılmaktadır. Genel olarak çalışmada, iki kültürel dünya arasındaki güç ilişkileri, gerilimler, akışkanlıklar ve melezlikler ele alınıp yorumlanmakta ve bu iki dünyanın “ahlaki ilkeleri” tartışılmaktadır. Keza filmde kullanılan bazı metaforlar (“ağaç”, “kuyu”, “ip” ve “çürüme”) da bu kapsamda yorumlanmaktadır. Merkez-çevre arasındaki sınırların bazı açılardan belirgin bazı açılardan da belirsiz ya da muğlak kaldığı görülmektedir. Bu durum, ahlat ağacı metaforunda bir Türkiye fotoğrafı ortaya koymaktadır.
This article is an analysis essay on movie The Wild Pear Tree (Ahlat Ağacı, 2018), directed by Nuri Bilge Ceylan. The film is based on an intense portrayal of social relations rather than the plot of events. The analysis is based on the central-periphery relations model that Şerif Mardin borrowed from Edward Shils and adapted to Turkey. Mardin, within the framework of this model, analyzed the social reality of Turkey with a historical perspective. In the film there are some references about the central and periphery/provincial duality, related Turkey’s cultural formation. In addition, the film includes figures and long dialogues that correspond to different levels of the central-periphery tensions. In this respect, the film provides important data to social scientists for analysis of society and culture. This article focuses on the cultural boundaries of the provincial, and also includes some implications for Turkey's current social and cultural spirit. Thus, the limitations and possibilities of the central-periphery relations model are discussed. In general, this study deals with power relations, tensions, mobilities and hybrids between two cultural worlds and discusses the moral principles of these two worlds. Some metaphors used in the film (“tree”, “well”, “rope” and “decay”) are also interpreted in this context. The borders between the center and the periphery are evident in some contexts, while in some contexts they are vague. This reveals a photograph of Turkey through the metaphor of the wild pear tree.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.