Ortaçağ İslam kozmolojisinde filozofların feleklerle ilgili görüşleri, gözlem ve akıl yürütmeye dayalı idi. İhvân-ı Safâ ise buna ek olarak, ezelî hikmetten beslenen felek anlayışını merkeze almıştı. İbnü’l-Arabî’nin feleklere bakışı İhvân-ı Safâ’ya yakın olmakla birlikte, keşfî bilgiyi esas alan orijinal fikirler içermektedir. İbnü’l-Arabî felek ilmini mârifetullah merkezli inceler. Kur’an’da belirtilen insanın iç âleminde ve dış âlemdeki âyetlerle Allah’ın tanımasını, içteki ve dıştaki felekler şeklinde yorumlayarak, ancak bu felekleri tanımakla mârifetullâha erileceği kanaatini taşır. Ayrıca felek ilminin asıl itibariyle nebevî kaynaklı olmasına dikkat çekerek, bu ilmin İdris Peygamber’den varis kaldığını belirtir. İbnü’l-Arabî birçok kavrama yaptığı gibi, felek kavramına da yeni anlamlar giydirmiştir. O kadar ki, felek kavramını âlemdeki maddî ve mânevî her şey ile irtibatlandıracak bir genişlikte kullanmıştır. Felekleri sadace kozmolojik açıdan incelemekle kalmamış, aynı zamanda ontolojik açıdan da inceleyerek, zâhir ve bâtın bütünlüğünü korumuştur. Kozmolojik olarak âlemdeki feleklerin sıralanışı ile ilgili, Atlas feleğine kadar filozoflarla aynı görüşü paylaşmakla birlikte, müşâhede edilemeyen daha yukarısı için, aklî çıkarımlara dayalı olarak söylenenlerin bir kısmını doğru bulmaz. Onların ancak keşifle bilinebileceğini belirtir. Bu anlamda felekleri üç farklı tertip ile sıralayarak, felek ilmine yeni açılımlar getirir. Ayrıca Kur’ân’da felekler konusu içine giren, bir başka deyişle feleklerle alakalı birçok âyetin bulunması, Kur’ân’ın anlaşılmasında meselenin önemini ortaya koyduğunu belirtmekte yarar vardır.
In medieval Islamic cosmology, philosophers’ conception about the falak(orbit) was based on observation and reasoning. Ikhvan al-Safa, in addition to this, centers the conception of falak nourished by the eternal wisdom. Being similar to that of Ikhvan al-Safa, Ibn Arabî’s understanding of falak comprises also original ideas grounded on inspirational knowledge. Ibn Arabi examines ilm al-falak, based on ma‘rifatullah. By interpreting the evidence within man’s inner world and in the external world through which man knows Allah as mentioned in the verse, as the internal and the external falaks, he believes that ma‘rifatullah is achieved only by knowing these falaks. Besides, pointing out the fact that ilm al-falak has actually a prophetic source, he reflects that it is inherited from Prophet Idris. As he does to many other concepts, Ibn Arabi brings in new meanings to the concept of falak as well. In so much that he used it in a comprehensiveness that connect it with everything material and immaterial. Beside examining the falaks cosmologically, he analyzes it ontologically as well and thus preserves the integrity. Even though he shares the opinion of the philosophers about the array in the universe till the falak of Atlas, he disagrees with their certain ideas which are based upon rational inferences about higher ones. He remarks that they can only be known through inspiration. In this sense, by organizing falaks in three different arrays, he introduces new insight in ilm al-falak. Furthermore, it is worthwhile to mention that the fact that there are many verses related to falaks indicates the significance of the matter in understanding the Qur’an.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.