Batı ile kurulan coğrafî, iktisadî münasebetlerin yanı sıra sosyal, siyasal ve kültürel münasebetlerin de kurulması Osmanlı’da Batılılaşma sürecini hızlandırır. Batı’nın bir davranışı olarak ortaya çıkan ve Yeni Osmanlılarla başlayan firar fikri, II. Abdülhamid döneminde bir moda hâline gelir. Ayrıca modernitenin yaratılmasına ortam oluşturan bu fikrin temelinde, hürriyet anlayışının yattığı görülmektedir. Ferdin siyasî bunalımı kendini hürriyet yoksunu olarak addetmesine sebebiyet vermektedir. Muhitleri kendilerine ağır ve usandırıcı bir hâle gelenler için firar etme, özgürlüğe kavuşmanın tek kurtuluş yolu olarak görülmektedir. Ayrıca padişahın firarlardan hoşlanmadığını bilen gençler, firar düşüncesini taşıyarak veya bu düşünceyi fiiliyata geçirerek, padişaha karşı bir tavır aldıklarını da göstermektedir. Elbette firarlara etki eden tek sebep, düşünce özgürlüğü ve hürriyet endişesi değildir. Ama düşünce ve firarlara etki eden bu hürriyet fikrinin edebiyatçılara veya dönemin edebî hayatına bir faydasının dokunup dokunmadığı bilinmemektedir. Edebiyatçıların istibdadın doğurduğu hissiyatlar sayesinde sadece sanatlarına yöneldiği düşünülmektedir. Bu çalışmada, okuyucuda olumsuz bir çağrışım uyandıran ‘firar’ kelimesinin, hürriyet ile ortaya çıkan anlamıyla II. Abdülhamid dönemi istibdadı ve sansüründe edebiyatçıların hayatı ve sanatı üzerindeki etkisi ele alınmıştır. Sonuç olarak, düşünce ve firarlara etki eden hürriyet ile dönem şartlarının getirdiği zorunluluklar çerçevesinde edebiyatın farklı bir yolda ilerlediği ve geliştiği görülmüştür. İstibdad ve onunla gelen firar düşüncesinin, edebiyatçıların sanatının oluşmasında önemli bir unsur olduğu anlaşılmıştır.
The establishment of social, political and cultural relations as well as the geographical and economic relations established with the West accelerate the Westernization process in the Ottoman Empire. During the period of II. Abdülhamid, the idea of the escape that emerged as a behavior of the West and started with the New Ottomans, it is turned a fashion. On the basis of this idea, which creates the environment for the creation of modernity, it is seen that the concept of liberty lies. The person's political crisis causes him to regard himself as deprived of liberty. They are seen to escape as the only way of salvation to cut loose from a heavy and tedious state social and political surroundings. In addition, young people who know that the sultan does not like the escapers also show that they take an attitude towards the empire by carrying the thought of deserting or put something into action this thought. Of course, the only reason for the escape is not freedom of thought and liberty concers. But this idea of freedom, which influences thought and escape, it is not known whether has benefited to the literary or literary life of the period. It is thought that literature is only directed to arts thanks to the feelings that autocracy gives birth to. In this study, the word 'escape', which evokes a negative connotation in the reader and revealed meaning liberty were discussed influence on the life and art of the literati during period of II. Abdülhamid's period of autocracy. As a result, it has been seen that literature has progressed and developed in a different way in the conditions imposed by period conditions that liberty affect the ideas and escape. It is understood that the idea of escaping which emerged with autocracy is an important element in the formation of the art of the literati.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.