Antalya Kaleiçi, Turizm açısından ülkemizin ilk ev pansiyonculuğunun yapıldığı mekânlardan olmasının yanı sıra toplumumuzun farklı gruplarının ve farklı kültürel kimliklerin birlikte iç içe yaşayabilme refleksinin gösterildiği önemli kültür havzalarından biridir. Sosyolojik bir akvaryum hüviyetinin yanında çok önemli tarihi bir yer olan Kaleiçi, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerinin izlerini taşıyan bu tarihi mekân; Anadolu Selçuklu Sultanı Alaaaddin Keyhüsrev’in 1207 yılında Antalya’yı fethetmesi ile Türklerin egemenliğine geçmiş ve Selçuklulardan sonra Osmanlı İmparatorluğu ile devam eden Türk egemenliğinde kalmıştır. Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra bir liman kenti olarak Kaleiçi üzerinden mauna ve gemiler aracılığıyla küçük ölçekte de olsa ihracattın da gerçekleştirildiği bu tarihi, sosyolojik ve mimari yapısıyla etrafı surlarla çevrili antik şehir, Mustafa Kemal Atatürk’ün Antalya’yı ziyaretlerinde de önemli bir yere sahiptir. Altmışlı yıllardan önceki dönemlere hatta yetmişlere kadar uzanan dönemde çocukların sokaklarda sapanla kuş avladığı, kadın, erkek ve çocukların uzun yaz günlerini plajlarda geçirdiği, yaş sebze ve meyvenin yetiştirildiği, balıkçılığın yapıldığı, kapıların yaz kış açık olup komşuluk ilişkilerinin geçişken ve samimi olduğu bu antik kültür havuzu konumundaydı. Bugün ise Antalya’nın merkez ilçelerinden Muratpaşa’nın kalbi konumunda olan Kaleiçi, altmışlı yıllara gelinceye kadar farklı bir görünüm sergilerken Antalya’daki ilk turizm faaliyetleri ile birlikte çehresi günden güne değişmiş ve bu günkü görünümünü almıştır.
Antalya Kaleiçi is one of the important cultural basins in terms of tourism where, in addition to being one of the first places in which boardinghouse system was implemented in our country, an example was given of how different groups and cultural identities of our society could live together side by side in peace. Kaleiçi (Inner Castle), which, besides presenting an example of a sociological aquarium, is also a very important historical site, has been home to numerous civilizations throughout history. Bearing traces of Hellenistic, Roman and Byzantine periods, this historical place came under Turkish rule when Alaaddin Keyhüsrev, sultan of Anatolian Selcuk State, conquered Antalya in 1207 and continued to remain under Turkish sovereignty during the Ottoman Era after the Anatolian Selcuks. With the foundation of the Turkish Republic, this walled ancient city of historical, social and architectural significance served as a port city where small-scale exportation took place via ships and barges, also occupied a significant place in Mustafa Kemal Atatürk’s visits to Antalya. Kaleiçi was an ancient cultural pot in the years prior to the 1960s and even until the 1970s when children hunted birds in the streets with slings in their hands, men, women and children spent long summer days on the beaches, fruit and vegetables were grown, some people earned their living by fishing, doors to houses were open in the summer as well as in the winter and neighborly relationships were sincere. Presenting a different picture until the 1960s, Kaleiçi is today at the heart of Muratpaşa, one of metropolitan sub-provincial municipalities of Antalya, whose outward appearance gradually changed with the early efforts of tourism in Antalya and has finally acquired its current form.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.