Tarih boyunca tüm dinlerde ve düşüncelerde sosyal bir kurum olarak kabul edilmiş olan aile, geçirdiği gelişim ve değişim neticesinde bugünkü anlam ve mahiyetine kavuşmuştur. Toplumun önem verdiği aile kurumu ise evlilikle kurulabileceği için İslam toplumunda evliliğin vatandaşlığa etkisi, ancak İslam’ın öngördüğü ve toplumsal değerlere de aykırı olmayan evliliklere onay verilmiş ve vatandaşlık konusuna etkisi bu şekilde kabul edilmiştir. Modern hukukta da vatandaşlığa etki edebilmesi için evliliğin geçerli bir evlilik olması temel kıstas olarak alınmıştır ki bu da İslam devletler hukukundaki yaklaşımı anımsatmaktadır. İslam ülkesinde yaşayan Müslümanlar için din birliği, vatandaşlık konusunda esas alınmıştır. Bu itibarıyla Müslümanların kendi aralarındaki evlilik durumları, her iki tarafın da İslâm ülkesi vatandaşı olması sebebiyle onların vatandaşlık statüsünde bir değişiklik meydana getirmemektedir. Bu bakımdan İslam hukukunda evlenme ile İslam ülkesi vatandaşlığının kazanılması sadece ehl-i kitap kadınlar için geçerli bir durum olduğu söylenebilir. Buna göre İslâm hukukunda kadın, statü ve ikamet konusunda kocasına tabi olduğu için kocasının İslâm ülkesi vatandaşı olması durumunda kadın da ona bağlı olarak bu ülkenin vatandaşı sayılır. Osmanlı dönemi uygulamalarına bakıldığında ise esas itibarıyla hukukî alanda İslam hukuku yürürlükte olduğu için modern anlamda ilk vatandaşlık kanunu olan Tabiiyet-i Osmaniye Kanunnamesi’ne kadar İslam hukukunun vatandaşlığa yaklaşımına aynen devam edilmiştir. Ancak bu Kanunname’nin yayınlandığı dönem dikkate alındığında hukukî manada bir değişim ve dönüşümün yaşanmasının bir gereği olarak evliliğin vatandaşlığa etkisi, ayrı vatandaşlıkları olduğu halde evlenen her iki taraf için de söz konusu olmuştur.
The family, which has been accepted as a social institution in all religions and philosophies throughout history, has reached today's meaning and nature in terms of its development and change. Since the family institution, to which society attaches great importance, can be established by marriage, with the effect of marriage on citizenship in Islamic society, only the marriages which are not contradictory to Islamic values and social values have been approved and its effect on the citizenship is accepted in this way. In order for accepting the effect of marriage on citizenship, a valid marriage is also taken as a basic criterion in Modern Law, which is reminiscent of the Islamic Law of Nations approach. Religious unity for Muslims living in the Islamic country is served as basis in citizenship. As a result, the marital status of Muslims does not change their citizenship status while both sides are citizens of the Islamic country. In this respect, it can be said that the acquisition of the citizenship of the Islamic country through marriage in Islamic law is only valid for the women, who are affiliated to the people of the book (ahl al-kitab). In accordance with this, if the husband is a citizen of the Islamic country, the woman is also considered to be a citizen of that country because of the fact that women are subject to their husbands in terms of their status and residence in Islamic Law. When the practices of the Ottoman period are examined, until the Ottoman Nationality Law (Tabiiyet-i Osmaniye Kanunnamesi), which is the first citizenship law in modern sense, was came into force, the Islamic Law's approach to citizenship had been maintained mainly because of the fact that Islamic Law was in force in legal sense. However, taking into account the period that the relevant law was introduced, the effect of marriage on citizenship is valid for spouses, which have separate citizenships, as a requirement of experiencing a change and transformation in the legal sense.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.