Bu çalışmada özellikle Dışavurumculuk, Dadaizm, Gerçeküstücülük ve Fütürizm gibi akımların Absürt Tiyatro’nun oluşumunda ne yönde katkıda bulunduğu üzerinde durulmaktadır. Örneğin Fütürizm Absürt Tiyatro’da daha sonra vurgulanacak olan rutin yaşam ve mekanik hareketleri olan kukla benzeri karakterlerin geliştirilmesi bakımından etkili olur. Dadacıların sanatta “birlik, uyum ve denge” yerine ilke olarak benimsediği “karmaşa ve uyumsuzluk” sonraki yıllarda Absürt Tiyatro’nun en önemli ve belirgin özelliği haline gelir. Gerçeküstücülüğün ilkeleri arasında yer alan türlerin, özellikle de komedya ve tragedyanın bir araya getirilmesi fikrinin ve ayrıca oyuna müzik, dans ve ışık gibi öğelerin eşlik etmesi gerektiği düşüncesinin, daha sonraki yıllarda ortaya çıkan Absürt Tiyatro oyunlarına katkı sağladığı gözlenirken, Dışavurumculuk akımında kullanıldığı bilinen abartılmış biçim, mekanik hareket ve telegrafik konuşma gibi sanatsal tekniklerin de daha sonra yazılan Absürt Tiyatro oyunlarında benimsendiği ve akla absürt oyunlardaki grotesk özellikleri, birer kuklaya benzeyen oyun kişilerini ve sürekli tekrarlardan ve gevezeliklerden oluşan Absürt Tiyatro dilini getirdiği izlenir.Bunun yanısıra grostesk ve Antonin Artaud’un Vahşet Tiyatrosu da Absürt Tiyatro üzerinde belli etkiler bırakır. Ayrıca Birinci ve İkinci Dünya Savaşları’nın özelde insanın genelde ise Avrupa toplumlarının üzerinde bıraktığı derin izler de Absürt Tiyatro’nun oluşumuna katkıda bulunur. Böylece bir bütün olarak düşünüldüğünde, edebiyat sosyolojisi bağlamında Absürt Tiyatro’nun bütün bu akımların etkisiyle ve Avrupa’nın içinde bulunduğu sosyo-politik koşullar altında biçimlenip ortaya çıktığı sonucuna varılmaktadır.
In this study, espeacially the fact that how Expressionism, Dadaism, Surrealism and Futurism conrtibuted to The Theatre of the Absurd is focused on. For instance, Futurism has been effective in terms of developing puppet-like characters with routine lives and mechanic movements that will be emphasized in the Theatre of the Absurd later. “Chaos and disharmony” which the Dadaists adopted as a principle instead of “unity, harmony and balance” has become the most important and distinct feature of the Theatre of the Absurd in the following years. While the notion that the genres, especially comedy and tragedy should be brought together and also the idea that the play should be accompanied by music, dance and light, which is among the principles of the Surrealists, are observed to have contributed the plays of The Theatre of the Absurd in the subsequent years; exaggerated form, mechanic movement and telegraphic speech that are known to have been used in Expressionism are observed to have been adopted in the plays of The Theatre of the Absurd written later and to have been brought to mind the grotesque features in the absurd plays, puppet-like figures and the language of The Theatre of the Absurd formed of repetitions and gabble. Besides, the grotesque and Antonin Artaud’s The Theatre of Cruelty leave certain effects on The Theatre of the Absurd. Also the deep traces that First and Second World Wars left on the human being in particular, and on the European societies in general have contributed to the Theatre of the Absurd. Thus, when thought as a whole, in the context of literature sociology, it has been reached that the Theatre of the Absurd took shape and emerged with the influence of all these movements and under the socio-political circumstances that the Europe was in.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.