Elçin Efendioğlu’nun 1989’da yazdığı Çağdaş Azerbaycan edebiyatının son dönem yapıtlarından olan Ölüm Hükmü romanını, SSCB’nin Tiranlığına karşı mücadele eden bir aydın neslinin romanıdır. Bu makale sistem tarafından zülüm ve şiddete maruz alan insanların, özellikle yürürlükteki siyasal rejim tarafından nasıl sömürüldüğünün sonuçlarını analiz etmeye çalışmaktadır. Devletin yönetme erkindeki baskı mekanizmaları, demokrasiyi sağlamakta yetersiz kalır. Özellikle Sosyalist sistemin sermaye endişesi, roman karakterleri üzerinde rahatlıkla gözlenebilecek siyasi nesneleşme ve üretim anarşizmini ortaya çıkarır. Bu bağlamda sistem tarafından şeytanlaştırılmış bir karakter olan Abdül Gafarzade, en önemli yozlaşma örneğidir. Ölüm Hükmü, bir örneğini de Gogol’un Ölü Canlar romanında görebileceğimiz bir mezarlık göstergesiyle bize modern insanın yüzünün çürümüş bir ifadesini verir. Abdül Gafarzade, ahlak ve metafizik değerler bütünlüğünü yıkan bir karakter olarak bir anlamda 20. Yüzyıl diktatörlüklerinin ve tiranlıklarının bir minyatürüdür. Bu bağlamda Ölüm Hükmü romanı, Sovyet diktesinden hareketle bütün evrensel insanın trajedisine kapı aralar. Çünkü sistemler insanı özünden koparıp, dönüştürüp, büyük bir mekanizmanın parçası yapmanın peşindedirler. Adı ister Sosyalizm ister Kapitalizm olsun, insanın var olan şartlarını ihlal eden her türlü müdahaleler, Ölüm Hükmü romanında karşılaşılabilecek trajedilerin peşinen kabulü anlamına gelmektedir.
It is the novel of an intellectual neslin who fought against the tsarism of the USSR, the novel of death sentence, which was one of his period works of contemporary Azerbaijani literature written by Elçin Efendioğlu in 1989. This article tries to analyze the results of how people who have been exposed to impatience and violence by the system, especially by the current political regime, have been exploited. The repressive mechanisms of the government of the state are insufficient to provide democracy. Especially the concern of capital of the Socialist system reveals political objectification and production anarchism which can be easily observed on novel characters. Abdul Gafarzade, a character demonized by the system in this context, is an important example of corruption. Ölüm Hükmü gives us a rotten expression of the face of a modern man with a cemetery demonstration of which we can see in the novel of Gogol's Dead Creatures. Abdul Gafarzade is a miniature of the dictatorships and tyrannies of the 20th century in a sense as a character that breaks the integrity of morality and metaphysical values. In this context, the Ölüm Hükmü is a door to the tragedy of the whole universal man, moving from the Soviet standpoint. Because systems are trying to rip people apart from their essence, transform and make them part of a great mechanism. Whether its name is Socialism or Capitalism, any kind of interference that violates the existing conditions of man means the acceptance of tragedies ahead of time in the novel of Ölüm Hükmü.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.