Klasik Türk şiirinde yüzyıllardır kullanılan sözcükler sayesinde zengin bir anlam dünyası oluşturulmuştur. Bu zengin edebiyat geleneği içerisinde anlam derinliğini oluşturan kelimelerden biri de şaraptır ve bu edebiyata yön veren kelime grubu içinde ilk sıralardadır. Dinî ve tarihî kaynaklar şarabın insanlık tarihi kadar eski olduğunu, şarabın ilk devirlerden itibaren bilindiğini kaydeder hatta şarabın tarihini cennete bile götürenler olmuştur. O iddiaya göre Hz. Âdem, Havvâ’nın verdiği içkinin etkisiyle yasak meyveden yemiştir. Şarabın tarihi çeşitli dinî kaynaklar tarafından Hz. Âdem’e veya Hz. Nuh’a dayandırılmaktadır. Bazı efsanelere göre de şarabın mucidi İran Hükümdarı Cem veya Cemşid’dir. Şarap kavramının edebiyatımıza yansımasını çeşitli hikâyelerle takip etmekteyiz. Şairler bu kaynaklardan yola çıkarak şarapla ilgili zengin hayaller ve mazmunlar oluşturmuşlardır. Klasik İslam edebiyatlarında şarap ve şarap meclislerinin anlatıldığı hamriyyât tarzı şiirler İslamiyetin kabulüyle birlikte azalmaya başlamıştır. İslamiyetle birlikte yasaklanan gerçek şarap, edebiyatta tasavvufi bir karaktere bürünüp şiirlerde var olmayı devam ettirmiş, farklı anlam daireleriyle edebiyatın vazgeçilmez konularından biri hâline gelmiştir. Klasik edebiyatımızın önemli türlerinden biri olan sâkî-nâmeler başta şarap olmak üzere sâkî, kadeh, meyhane, meclis, sohbet, sofra, yemek, meze vb. şarapla uzaktan yakından ilgili kavram, araç, duygu ve düşünceleri anlatan manzum eserlerdir. Bu türde şaraptan çok sık bahsedilmesi şarabın sâkî-nâmelerde önemli bir kavram olduğunun ispatı olup şarap rengi, kokusu, lezzeti ve farklı isimleriyle ayrıntılı bir şekilde anlatılmıştır. Makalede sâkî-nâme metinlerinden hareketle şarap isim ve çeşitleri, şarabın özellikleri, şarabın benzetildiği unsurlar ve tasavvufi mecaz olarak şarap ele alınarak bu kavramın daha iyi anlaşılması sağlanacaktır.
A rich world of meaning has been created by means of the words which have been used in classical Turkish poetry for centuries. One of these words used in this rich literary tradition is wine. The wine is at the top lines of the list of words that leads this literary. Religious and historical sources have stated that, wine, which is one of the main subjects of the classical Turkish poetry, is as old as human history and that wine has been known since the early ages. "Sâkî-nâme" is one of the important genres of classical Turkish literature and it is a poetic artefact that tells closely or distantly related concepts, tools, emotions and thoughts about the subjects beginning with wine, and sâkî (cupbearer), wineglass, tavern, gathering, chat, dining table, meal, delicatessen and etc. In "Sâkî-nâme", the wine is explained in detail with its different colours, flavours, tastes and names. In this article, starting from the "sâkî-nâme" texts, the names and species of wine, the characteristics of wine, the elements resembling wine and the wine in Sufi's metaphor will be explained. Thus, the wine will be better understood through the depictions in "sâkî-nâme"s.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.