19. yüzyıl, bilimsel ve kültürel manada insan topluluklarının büyük ve etkili kırılmalar yaşadığı bir dönemdir. Bilimsel gelişmenin fen bilimleri odağa alınarak büyük yol kat ettiği bu dönemde sosyal bilimlerin metodolojisi de ırk (genetik), iklim, gibi coğrafi verileri bakış açısının merkezine yerleştirmiştir. Bu bakış açısı, birlikte yaşamanın elzem olduğu modern toplum yapısında sosyolojik bazı problemlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu çalışmada “Irkçılık ya da Kavmiyetçilik” olarak isimlendirilen olgunun, modern dünyada yarattığı olumsuz algı odağa alınacaktır. Bu bağlamda Kavmiyetçilik, “insanın sahip olduğu yaratılış farklılıklarını, yaratılış itibariyle kendisine benzemeyen diğer insanların aleyhine kullanması” olarak tanımlanabilir. Bu kötü haslet, fertler arasında önce sinsice yayılır daha sonra da toplumların parçalanıp dağılmasına yol açar. Irk, soy, kabile, meşrep, mezhep, dil, inanç vb. kültürel özelliklerin üstünlüğünü esas alan “kavmiyetçilik” cinsiyet, grup ve takım çekişmelerine kadar varan aşırılıklarla insanlar arasında kin ve nefret tohumlarının atılmasına yol açar. Bireylerin hamasi yönleri üzerinden yürüyen bu bakış açısı, başlangıçtaki bilimsel özelliğini de yitirerek sosyolojik bir “kangren” halini almıştır. Bütün dünyadaki toplumları çeşitli yönleri ile ilgilendiren bu problemin İslam toplumları için daha özel bir anlamı bulunmaktadır. Zira İslam dini sadece belirli bir ırkı muhatap almayan evrensel bir dindir. Bu çalışmada konunun açıklanmasına ışık tutan birçok ayet ve hadisin meal ve tefsirlerine yer verilmiştir. İslam inancı ekseninde ilk insan ve peygamber olan Hz. Âdem’den beri çeşitli toplumlardan ve sembollerden örnekler verilerek kavmiyetçiliğin ve etnosantrizmin sebep olduğu olumsuz sonuçlar ortaya konmaya çalışılmıştır. Özellikle son yüzyılda Müslüman topluluklar arasında “kavmiyetçiliğin” geldiği tehlikeli boyutlara dikkat çekilmiştir. Müslüman toplulukların bu konuda yaşadıkları açmazların çözümünde, kendi iç dinamiklerinden faydalanarak bir çıkış yolu bulabilmesi için öneriler ortaya konmaya gayret edilmiştir.
19th century was era of great and effective breakups in scientific and cultural meanings. In this period which science showed progress in the focal point of physical sciences, datas from race (genetics), climate, geography centered at metodology of social sciences. Within this perspective which is compulsary in modern society, some sociological problems revealed. In this present study, negative perception of the fact which is called “nationalism” will be focused. Nationalism in this context can be described as human’s usage of the other people’s differences from creation against them. This bad trait spreads between persons cunningly first then causes divide and collapse of societies. “Nationalism” which based superiority of cultural features of race, lineage, tribe, kin, sect, language, belief, etc, breeds bad blood in gender, group and team conflicts. This point of view which runs on the epic features of persons’, lost its scientific feature then turns into sociological ‘gangrane’. This problem which involves societies of the world in various points, has special meaning for Islamic societies. Likewise religion of Islam does not adress a single race but it is an universal religion. In this present study, various meanings and interprets of verses of the Koran and hadith mentioned which glimmering on the explanation of this problem. Centered around Islam belief and the from the time of the first man and prophet Adam examples from various societies and symbols given so negative conclusions of nationalist and ethnocentrism tried to revealed. Especially dangerous levels of nationalism for the muslim societies in the last century pointed. It is tried to give proposals to muslim societies’ conflicts in the solution to this subject from their internal dynamics.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.