Güzel Dost, Paris’te zengin olmanın yollarını aramak için memleketini terkeden bir gencin inanılmaz başarısının öyküsüdür. Başkentte sefalet içerisinde yaşayan onca taşralı genç gibi Georges Duroy da oldukça yoksul bir hayat sürmektedir. Kendisi Demir Yollarında basit bir memurdur. Fakat beklenmedik bir tesadüfle yaşamı değişmeye başlar. Paris sokaklarında gezinirken, kendisine gazeteciliğe atılmasını öneren askerlik arkadaşı Charles Forestier ile karşılaşır. Hiçbir deneyimi olmadığı bir meslekte çalışmakta ilkin tereddüt eden Georges’u arkadaşı ikna etmeyi başarır. Bu yeni meslek, Paris’teki birçok genç için kapalı olan kapaların Georges’a açılmasını sağlar.1880’li yıllarda burjuvazi, Fransız toplumunun baskın sınıfı idi. Sanayi Devriminin sağladığı kolaylıklar sayesinde kentsoylular oldukça zenginleşmiştiler. Yaşadığı toplumdaki bu insanların ne kadar çok para kazandığının farkına varan Georges Duroy, kendisine zenginliğin kapılarını açacak olan her türlü dalavere yöntemine başvurmaktan geri kalmaz. Kendisine yardım eden kadınların güvenini kötüye kullanır. Yakışıklılığından yararlanarak kadınları kendine aşıkeder. Bu kadınlardan biri olan Madeleine ile evlenmesinin tek amacı kadının gazete makaleciliği konusunda başarılı olmasındandır. Suzanne isimli genç kızla ise kendisine getireceği drahoma için evlenmiştir. Diğer kadınlar ise, bu başarı tutkunu kahramanın maddi ve cinsel ihtiyaçlarını karşılamak için sahnededirler. Kadınları amaca ulaşmak için birer araç olarak gördüğü için, görevleri sona erdiğinde onları bir kenara atmaktan hiç çekinmez Georges Duroy. Ahlak dışı yöntemlerle çok para kazanan gazetecileri taklirt eden Georges, tüm alçaklıklara ve dalaverelere başvurur. Taşra masumiyetinden hiçbir eser kalmaz ve sonunda amacına ulaşmak için her türlü yola başvuran bir tutkulu insan oluverir. Maupassant Güzel Dost’da alçak yöntemlerle toplumun yüksek seviyesine ulaşan bir başarı tutkununu sunar okuyucuya. Bu kahraman aracılığıyla da, dürüst olmayan yöntemlerle para kazanılan bir meslek haline dönüşen gazeteciliğin ve ve tüm ilişkilerin paranın gücüne dayandığı bir toplumun gerçek yüzünü göstermektedir.

Bel-Ami is the story of an adolescent who left his hometown to seek for ways to become rich in Paris. Just like many countrymen who lived in poverty, Georges Duroy also had a poor life. He was just a railway employee. But, his life started to change with an unexpected coincidence. While wandering the streets of Paris, he met his army-service friend, Charles Forester, who suggested him to become a journalist. His friend succeeded in convincing him to do a job in which he had no experience and therefore had hesitations at first. For Georges, this new job opened many doors that were close to many adolescents in Paris. In 1880, bourgeois was the dominant class in France. City-dwellers had become even richer thanks to the conveniences provided by the Industrial Revolution. Becoming aware of how much these people earned in the society he lived in, Georges Duroy did all the tricks that would open the doors to richness for him. He abused the trust of the women that helped him. Using his attractiveness, he made women fall in love with him. The only reason for getting married to one of these women named Madeleine was her success as a journalist. He married to the young lady named Suzanne only for the dowry that she would bring for him. The other women were there just to satisfy this success-addicted hero’s material and sexual needs. Viewing women as a means of achieving his goals, he never hesitated to make use of them and then throw them away. By imitating the journalists that earned money though immoral ways, he got involved in all the tricks and dishonest behaviours. Nothing was left of his rural innocence, and therefore he turned into a person who would do anything to achieve his goals. Maupassant presents the audience a success-addicted person who achieved a higher status through immoral means in the society. Using this hero, he also presents journalism as a job transforming into an endeavour in which money could be earned via immoral ways and the real face of a society in which all the relationships are dependent on the power of money.