Dil olgusu insanı, toplumu, eşyayı ve varlığı anlamanın çok önemli araçlarından birisidir. Fakat bu rolüne rağmen dili kolayca tanımlamak, sınırlarını belirlemek, mahiyet ve kaynağına dair kesin sonuçlara varmak hiç de kolay değildir. Nitekim karmaşık, çok çeşitli işlev ve biçimleri olan dil olgusu bütün boyutlarıyla merak, araştırma ve tartışma konusu olmuştur. Gerek bidayette gerekse günümüzde dil sorunsalına yönelik çok çeşitli tartışmalar, saptamalar, tanımlar, teoriler ve yaklaşımlar söz konusudur. Dilin anlaşılmasına yönelik her dönemde önemli çalışmalar, tespitler ve öneriler olmakla birlikte özelikle modern dönemde dilin bir sistem olarak teorilere konu olması, kaynağı, mekanizasyonuna yönelik çeşitli nazariyeler ve yaklaşımların belirgin nitelikler kazandığını daha fazla görmek mümkündür. Dilin insan ile ilişkisi, toplumla ilişkisi, kendine özgü “art-zamanlı” yapısı vb. birçok konuya dair görüşler bir bütünlük içinde modele bağlanmaya çalışılmıştır. Klasik dönemde dilin işlevi, grameri, doğru kullanılması, retoriğe katkısı, sanatsal yönü vb. işlevsel niteliklerine yönelik sayısız çalışmalar bilinmektedir. Ancak modern dönemde, özelikle de ulus devletlerin ortaya çıkışı ve pozitivist anlayışların ön almasıyla, bu çalışmalarının yanı sıra dil ve dillerin ait oldukları ailesi, ait oldukları tarihsel ve sosyal mobilisazyonları üzerinden tasnifler yapıldı. Bununla birlikte dilin yapısı, insan zihni ile olan bağı, farklılaşması, değişmesi, başkalaşması ve kaynağı gibi birçok sorunun cevabı arandı. Modern teorilerin mükemmel olgusal dil tanımları çok kısa süre sonra yerini daha karmaşık, sembolik tespit ve tanım alanı olan tekliflere bıraktı. Bununla birlikte teknolojik gelişmelere de bağlı olarak dile ilişkin çok sayıda parçacıl yeni çalışma sahalarının da önem kazandığını görmek mümkündür. Sorun şudur ki bu dönemsel ve indirgemeci belirlenimler dil politikalarına, dil pratiğine ve dil üzerinden geliştirilen toplumsal tasavvurları nedeniyle topluma doğrudan etki etmektedir. Bu çalışma, yeni durumların sebep olduğu teori ve yaklaşımların dil gibi insanı ve toplumu doğrudan etkileyen çok bileşenli bu büyük sorunu kolayca rehin almasına yönelik indirgemeci reflekslere bir eleştiri olarak gelişmiştir. Ayrıca bu bağlamda kimi sınırlı teklifler içermektedir.
Language is one of the most important means of understanding people, society, object and the being. Despite this role, however, it is not easy to identify the language easily, to determine its boundaries, and to reach definite conclusions about its nature and source. As a matter of fact, the complexity of language, which has various functions and forms, has been a subject of curiosity, research and debate in all its dimensions. There is a wide variety of discussions, definitions, determinations, theories and approaches to language problematic. Significant studies, fixes and suggestions have been made in every period to understand the language. But it can be seen more particularly that the various theories and approaches to the source and mechanization have gained significant qualities, especially in the modern period, as a system of language. The relationship between the language and the human being, the relationship with the society, its unique "diachronic" structure etc. opinions on many subjects have been tried to be modeled in a unity. Numerous works are known in the classical period on functional properties such as language function, grammaticality, correct use, contribution to rhetoric and artistic direction. However, in the modern period, especially with the emergence of nation states and the preoccupation of positivist understandings, these studies, as well as the family of languages and tongues, were categorized by their historical and social mobility. Along with this, many questions such as language structure, connection with the human mind, differentiation, change, metamorphosis and source were searched. The definitions of perfect factual language of modern theories soon left their place as more complex, symbolic identification and definition of proposals. However, depending on the technological developments, it is possible to see that many new fragmented study areas related to language have gained importance. The problem is that periodic and reductive determinants influence language policies and language practice. The purpose of this study is to evaluate the fact that theories and approaches which are effected by new situations easily influence the language phenomenon and its critiques.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.