Latife Tekin, Berci Kristin Çöp Masalları’nda (1984) kentin dışına atılan çöplerin üzerinde kurdukları derme çatma gecekondularında verdikleri yaşam mücadelesiyle kent yaşamına bir ucundan eklemlenmeye çalışan, özünde ise geleneksel yaşamın kodları içine sıkışmış olan insanların savaşımını anlatır. Roman; İstanbul varoşlarının oluşum sürecini geleneksel anlatıların teknikleriyle örülü yapısıyla okurun dikkatine sunarken İstanbul’un “kıyısı”nda şekillenen bir tür “kentlileşme” ve kentlileşmeye koşut olarak gerçekleşen, “berci kız”lıktan “Kristin”leşmeye uzanan “yozlaşma” deneyimini de aktarır. Elif Şafak ise, romanı Bit Palas’ta (2002) önüne geçilmez bir çöp kokusunun işgal ettiği Bonbon Palas apartmanı sakinlerinin yaşamlarından yola çıkarak modern kentlinin İstanbul deneyimine odaklanır; “yalıtılmış” bir mekân içine hapsolmuş roman karakterlerinin pencereleri, dış dünyaya olduğu kadar birbirine de sıkı sıkıya kapalıdır. Anlatı teknikleri ve odağa aldıkları insanların sınıfsal kökenleri açısından böylesine farklılaşan iki yapıtı birbirine bağlayan unsur ise çöptür. Her iki romanda da çöpün, anlatılara konu edilen dönemde İstanbul’un çehresinin betimlenmesinde başat öge olarak ön plana çıktığı gözlemlenmektedir. Bu incelemede, İstanbul ve buna bağlı olarak çöp imgelerinin Berci Kristin Çöp Masalları’nda ve Bit Palas’ta nasıl kristalleştiği irdelenmekte; biri çöplüğün üzerinde yükselen, diğeri ise içten içe çöplüğe dönüşen mekânlardan yola çıkılarak kurgulanan anlatıların atmosferini belirleyen bir odak olarak çöp imgesinin –roman karakterlerinin çöple kurduğu ilişkinin niteliği de dikkate alınarak– simgesel anlamı sorgulanmaktadır.
Latife Tekin, in Berci Kristin Çöp Masalları (Tales from the Garbage Hills), narrates the struggle of people, who live in squatter houses which are built on the garbage dump of Istanbul, trying to survive city life in spite of the fact that they are entrapped in a traditional life style. The novel, besides narrating the formation of the suburbs through the use of techniques of traditional Turkish narratives, also depicts a form of urbanization, and degeneration as an outcome of the process of urbanization, taking place at the outskirts of Istanbul. Elif Şafak, on the other hand, focuses on the experiences of modern city-dwellers through the lives of Bonbon Palas residents in Bit Palas (Flea House). The characters in the novel live in an apartment that stinks and they live as alienated from one another. The two novels differentiate from one another on the basis of narrative technique and character construction. However, waste stands out as an important constructive element that links the two. Both novels concentrate on waste as an outstanding element in the depiction of Istanbul. The article analyzes the city of Istanbul and the image of waste as linked to city life as depicted in Berci Kristin Çöp Masalları and Bit Palas.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.