Yapılandırmacı yaklaşımda öğrenme süreci, öğrencinin tutum ve inançlarını, deneyim ve yeteneklerini ortaya koyması gereken bir karar verme sürecidir. Yapılandırmacı yaklaşımı temel alan bir eğitim programının başarılı olabilmesi için, her şeyden önce öğrenenin öz yeterlik inancının yüksek olması gerekir. Güçlü öz yeterlik inancı, motivasyonu ve başarılı olunacağına dair güveni arttıracak, akabinde kişinin olumlu düşünme ve sorunlarla başa çıkma becerisini destekleyecektir. Öz yeterliğin, başarıyı doğrudan etkileyen en başat itici güç olduğu söylenebilir. Bu çalışmada Alman Dili Eğitimi öğrencilerinin öz yeterlik inançlarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Alman Dili Eğitimi Anabilim Dalı’nda öğrenim gören öğretmen adayı öğrenciler araştırmanın evrenini oluşturmuştur. Araştırma bir ölçekten yararlanılarak betimsel tarama modelinde gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre, öğretmen adayı öğrencilerin Almanca ile ilgili öz yeterlik inançları orta düzeyin üzerinde çıkmıştır. Almanca ile ilgili öz yeterlik inançları en fazla konuşma, daha sonra sırasıyla, yazma, okuma ve en az da dinleme alt boyutundadır. Öğrenciler, Almanca bir metinle ilgili soruları cevaplayabiliyorlar, ancak akademik metinleri anlamakta güçlük çekiyorlar. Yazma becerisi alanında, öğrenciler günlük yaşamda kendilerini ifade edebiliyorlar, ancak bir paragraf ve kompozisyon yazmakta güçlük çekiyorlar. Öğrenciler, anadili Almanca olan bir kişinin anlayacağı şekilde Almanca konuşabilirim konusunda da çekingen davranmışlardır. Katılımcıların Almanca ile ilgili öz yeterlik inançlarına ilişkin görüşleri, yazma ve dinleme alt boyutlarında anlamlı düzeyde farklılaşmamaktadır. Almanca ile ilgili öz yeterlik inancının sınıf değişkenine göre incelenmesi sonucunda, sınıfların sıra ortalaması arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Araştırma sonucunda elde edilen genel sonuçlar, genel olarak Anabilim Dalı’ndaki öğrenim sürecinde öğrencilerin öz yeterliklerinin önemsendiğini ve bu konuda çalışma yapıldığını göstermektedir.
Dale Carnegie says “Believe that you succeed. Believe it firmly and you will then do what is necessary to bring success about”. One of the top objectives that emphasized in the Common Europan Framework of Reference is constructivist approach and in order to achieve the objectives of the foreign language programs it is strongly emphasized that not only cognitive domain such as motivation of learners, self-efficacy and self-regulation (Hancı Yanar & Bümen, 2002). Constructivist approach based on that learners build step by step knowledge by experiencing with applicatipns from basic with self-efficacy beliefs (Demirel, 2000: 233). In the constructivist approach learning process is the process of making a decision required to reveal the student’s attitudes und beliefs, experience und skills (Şaşan, 2002). In the learning process the teacher’s mission is to prepare learning environments that will maket hem active, learners can configure information and to quidance to learners. In this process learner is active, learner’s motivation is high, using learner’s intellectual abilities learner gueries, searches, improves learning styles and strategies and aims to achieve success. In order to achieve a training program, which based on constructivist approach first of all the learner must have high self-efficacy. Self-efficacy based on Bandura’s Social Learning Theory and first of all is self-trust of a person.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.