Türkiye Cumhuriyeti tarihte en geniş topraklara yayıldığı halde en uzun süre ayakta kalan son devlet olan Osmanlı imparatorluğunun yerine kurulmuştur. Osmanlı İmparatorluğu dini bir devlet olmasına karşın Türkiye Cumhuriyeti laik bir devlettir. Osmanlı coğrafyasında birçok devlet kurulmasına ragmen, bu imparatorluğun sosyal, kültürel, dini ve askeri kurumlarını devralan tek devlet Türkiye Cumhuriyetidir. Bu kurumların dini bir yapıdan laik bir kimliğe doğru evrilmesi ise 1839’da Tanzimatla başlayan Türk modernleşmesi ile yakından ilgilidir. Bu duruma en uygun örnek Diyanet İşleri Başkanlığı’dır. Uzun zamandır din ve devlet arasında sıkışmış bulunan Diyanet İşleri Başkanlığı laik bir sistem çerçevesinde dini bir yapıdan seküler bir yapıya doğru sürüklenmektedir. Osmanlı’dan miras kalan diğer kurumlarla kıyaslandığında Diyanetin kökeni Osmanlı’ya dayanan ve 85 yıldır ayakta kalan tek dini kurum olduğu söylenebilir. Bu makale, bu açılardan Diyanet’in tarihi gelişmesini önemli aşamaları dikkate alarak tetkik edecektir. Ayrıca bu makale Diyanet’in laik bir sistem içindeki mevcut konumunu ele alacak ve kuruma dönük olarak Sünnilerin ve Alevilerin yaklaşımını irdeleyecektir.
The Turkish Republic was founded inplace of Ottoman Empire which was one of the largest and longest lasting empires in history. Although Ottoman Empire was a religious state, Turkish Republic defined itself as a laic state. However, the Turkish Republic is an exeptional state among many countries established in Ottoman geography in terms of taking over military, religious, cultural and social institutions of the Empire. The transformations of these institutions from religious to secular character brought about a long-problematic process in relation to Turkish modernization. (from Tanzimat in 1839 to today). The most perfect example of this phenomenon is the Diyanet İşleri Başkanlığı (the Turkish Presidency of Religious Affairs, henceforth referred to as the Diyanet). For a long time, since it was trapped religion and state, the Diyanet has been wobbling from religious to secular identity in the framework of the laic system. In comparison to other religious administrations in Ottoman Empire, it can be said that the Diyanet is only officially surviving religious institution as in spite of the historical roots partly based on Ottoman era during the last eighty-seven years. This article examines the Diyanet in relation to these aspects. I will examine historical roots, developments, and current situation of the Diyanet. I will also analyze the structure of the organization of the Diyanet, its position in Turkey’s laic system, and current different approaches about it by the Sunnis and the Alevis in Turkey.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.