Birinci Dünya Savaşı’nda Irak, Sina, Filistin, Kanal Cephelerinde İngilizlere esir düşen yaklaşık on beş bin civarındaki Türk, önce Mısır ardından Hindistan’daki Bellary, Sümerpur, Tongnung esir kampları ile Kalküta’daki istasyon kampına götürülmüşlerdir. Hindistan’daki Türk esirleri uzun esaretleri boyunca ailelerinden bilgi alamama, parasızlık, ilgisizlik, beslenme ve uzun süre esarette kalmanın yarattığı ruhsal bunalımlar ile Hindistan ikliminin uzun vadede zayıflatıcı ve bitkin düşürücü etkisine bağlı hastalıklardan çok sıkıntı çekmişlerdir. Tüm bunlara rağmen kendi imal ettikleri müzik aletleriyle verdikleri konserler, çıkardıkları gazeteler, öğrenmeye çalıştıkları yeni lisanlarla kamplarda canlı bir sosyal ve kültürel hayatı da sürdürmeye çalışmışlardır. Hindistan’da esir Türklere ait bilgilerin önemli kısmı Kızılhaç arşivinde bulunmaktadır. Kızılhaç örgütü, oluşturduğu gruplar aracılığıyla dolaşmış ve buralar hakkında geniş bilgiler elde etmişti. Kızılhaç komisyonundaki delegeler gezdikleri kamplarda esirlerin şikâyet ve isteklerini dinlediler, incelemeler yaptılar ve raporlar tuttular. Türk esirlerin 1918’de başlayan dönüşü İngilizlerin kasten ağırdan almasıyla 1922 yılı sonuna kadar sürmüştür. Kamplarda hayatını kaybetmiş yüzlerce şehidimiz için şehitlikler yapılmış fakat bunların bir kısmı bugün kaybolmuştur. Hindistan’da esareti sırasında çeşitli sebeplerle hayatını kaybeden esirlerimiz, kamp yönetimleri ve kendi esir arkadaşlarınca hem resmi hem de dini törenle defnedilmişlerdir. Daha sonra buralar toplu mezarlık, hatta şehitlik haline dönüştürülmüştür. Hindistan’da resmi şehitlik statüsünde iki Türk şehitliği vardır. Bunlardan biri Karnata Eyaleti’ndeki Bellary Türk şehitliğidir. Diğeri ise Hindistan’ın Rajasthan Eyaleti’nde Sümerpur Türk şehitliğidir.
Near about fifteen thousand Turks taken captive by the English in Iraq, Sinai, Palestine, Channel fronts in First World War, were taken to Egypt before and after Bellary, Sumerpur, Tongnung prisoner camps in India and to Station camp in Calcutta. During their long captivity, Turkish prisoners in India have suffered a lot because of inability to get information from their families, poverty, apathy, nutrition and spiritual crises caused by stay in captivity long time and diseases due to the effect of debilitating and exhausting over the long term. Despite all of, they also had tried to pursue a vibrant social and cultural life with their concerts by the musical instruments which were made by themselves, their published newspapers, new languages that they tried to learn in camps. Important part of the information about Turkish prisoners in India is located in the archive of The Red Cross. The Red Cross organization has circulated as the groups and obtained extensive information about these regions. Delegates in the Red Cross commission in visited camps, listened to the complaints and requests of the prisoners, did reviews and kept the reports. The return of Turkish prisoners starting in 1918 had lasted until the end of 1922 by reluctance by English on purpose. The martyrdoms were made for hundreds martyrs who lost their lives in camps but some of them has disappeared today. Our prisoners, who died during their captivity in India for various reasons, were buried with both official and religious ceremony by camp management and their fellow prisoners. Then here were public cemetery, even transformed into martyrdom. There are two Turkish martyrdoms in official status as martyrdom in India. One of them is the Bellary Turkish cemetery in the state of Karnata. The other is the Sumerpur Turkish cemetery in the state of Rajasthan in India.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.