Ünlü bir tarikat şeyhinin Hristiyan bir güzele duyduğu aşk dolayısıyla dinden çıkmasının konu edildiği Şeyh-i San’ân (Şeyh Abdürrezzâk) hikâyesine, ilk olarak Ferîdüddîn Attâr’ın Mantıku’t-tayr isimli eserinde yer verilmiştir. Bu hikâye, edebiyatımıza tercüme yoluyla girmiştir. Aşk uğruna gösterilen büyük bir fedakârlık örneği olan kıssa; şiirlerini aşk üzerine bina eden, onu yücelten, aşkı en ideal formda anlatmaya çalışan klasik şairlerin ilgisini çekmiştir. Klasik Türk Edebiyatında bu kısssanın tercüme ve şerhleri yapılmış ve hikâyeye şiirlerde çokça telmihte bulunulmuştur. Ayrıca kıssa, bazı şairler tarafından müstakil bir eser olarak da kaleme alınmıştır. 16. yüzyıl Klasik Türk Edebiyatı şairlerinden Mostarlı Ziyâ’î’nin kıssa-i şeyh Abdürrezzâk ismini verdiği Şeyh-i San’ân mesnevisi bunlardan biridir. Meşhur aşk hikâyelerinin şairler tarafından defalarca işlenmiş olması, Ziyâ’î’de daha orijinal bir eser ortaya koyma isteği uyandırmıştır. Bu kıssa dışında orijinal bir konu kalmadığını düşünen şair, bu hikâyeyi mesnevi tarzında yazmaya karar vermiştir. Eserin giriş bölümlerinin, sonucunun ve şairin bu bölümleri işleyiş şeklinin gelenekle bire bir örtüştüğü görülür. Asıl hikâyenin anlatıldığı bölümde de klasik mesnevi geleneğine bağlı bir anlatım vardır. Bu bölümün dikkat çeken noktalarından birisi, hikâye kişilerinin gördükleri rüyalardır. Eser dikkatli olarak incelendiğinde bu rüyaların mesnevinin şekillenmesinde önemli bir işleve sahip olduğu görülür. Hikâyenin geneline yayılan rüyalar, hikâyenin seyrini şekillendirir. İçerisinde olayların nasıl gelişeceğiyle ilgili işaretleri barındırır. Hikâye kişilerinin hayatlarındaki köklü değişimler, rüyaları müteakip gerçekleşir. Ayrıca mekân değişikliklerinin de habercisidir. Görülen her yeni rüyanın ardından hikâye kişileri mekân değiştirir.
Shaykh-i San’ân story about that famous sect shaykh’s leaving the religion because of his loving to Cristian beautiful included for the first time in his book Ferîdüddîn Attar's ‘Mantıku’t-tayr’ This story entered our literature through translation. An example story of great sacrifice shown for the sake of love; has attracted the attention of the classical poets who wrote poems about love, praising it, and try to describe the ideal form of love. In the Classical Turkish Literature has been made translations and interpretations of the parable and frequently telmih in poetry. In addition, the parable are penned by some poets as an independent work. From Classical Turkish Literature of the 16th-century poets, Mostar Ziyâ'î'n the parable-i Shaykh-i San’ân gave the name Abdurrezzak Mathnavis is one of them. The famous love story to be processed multiple times by poets has aroused the desire to reveal more original work in Ziyâ'î'. The poet who think having an original subject apart from this parable, he decided to write this story in mathnavi style. The introduction of work and results and of the poet's way of functioning of these departments is seen to coincide exactly with tradition. There is an expression depends on the classical tradition of mathnavi in the section that the real story is described. One of the interesting point of this section, the story is the dreams of people. when the work carefully examined, these dreams is seen to have an important function in the formation of mathnavi. The dreams spreading to general of the story shape the course of the story. It contains marks about how things develop. Drastic changes in the life histories of people, occur dreams subsequently. It is also the precursor of the space changes. Following after each new dream, people of story change their position.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.