Bilinmeyen Bir Şair Selâmînin, Tevhid Risalesi ve “Sultan Mahmud ve Ayaz Hikâyesi” Üzerine

Author:

Number of pages:
85-104
Language:
Year-Number:
2016-Volume 11 Issue 15

Muhtemelen 16. yüzyılda veya daha evvel yaşamış olan Selâmî’nin tasavvuf hakkında yazdığı kısa risalesi, 14-15. yüzyıllarda fazla dini bilgisi olmayan Müslüman Türk halkı arasında ahlâki değerleri yaymayı ve yerleştirmeyi amaçlayan küçük hacimli tasavvufî ve didaktik eserlerdendir. Bu risalenin konusu, insanın kendi benliğini aşması (ifna etmesi) hakkındadır. Selâmî, bu risalesinde Mahmud ve Ayaz hikâyesine de yer verir. Bu hikâyeyi almasındaki temel amaç, tasavvufun temel öğretilerinden birini, gönül temizlemek için dünyevî alâkalardan vazgeçmek gerektiğini anlatmaktır. Selâmî’nin yer verdiği bu hikâye, Mevlânâ’nın Mesnevî’sinin V. cildinde yer alan “Eyaz’ın, çarık ve postunu koyduğu bir odası vardı. Kapısı sağlam ve kilitli olduğu için kapı yoldaşları, orada bir define var sanırlardı” başlıklı hikâyenin bir tercümesi, bir yeniden yazımıdır. Hem Selâmî, hem mesnevisinde aynı konudaki hikâyeye yer veren Cemâl-i Halvetî, Mesnevî’ye göre hikâyeyi oldukça kısaltmışlardır. Didaktik bir eserde, alıntılanan hikâyenin temel öğreti ile ilgili kısımlarını almak gerekli iken, bazı kısımlarından tasarruf etmek mümkün görülmüştür. Buradaki hikâye kısaca şöyledir: Ayaz bir “râz-hane” yapar ve sürekli ve yalnız olarak oraya gider. Onu kıskananlar bu gizli yeri sultana anlatırlar. Ayaz’ın burayı cevherlerle doldurduğunu, oraya gizlice gittiğini söyleyip onu şikâyet ederler. Sultan güvendiği kişilere oranın kapısını açmalarını, içindeki malları ve cevherleri huzuruna getirmelerini emreder. Bu kişiler eve gidince buranın bomboş olduğunu, sadece eski bir elbisenin bulunduğunu görürler, bunun nedenini anlamaz ve durumu sultana bildirirler. Padişah bunun sırrını Ayaz’a sorar. Ayaz padişaha, senin huzuruna gelirken bu elbiseyi giyerim, gururumu bununla def ederim, benim değerim budur, bundan başka ne varsa senin cömertliğindendir, der. Mesnevî’de konusu farklı olan başka Mahmud ve Ayaz hikâyeleri vardır. Türk ve İran edebiyatlarındaki bazı eserlerde bu farklı hikâyeler de kullanılmıştır: Şeyyad Hamza’nın 79 beyitlik Dâsitân-ı Sultan Mahmud ve Attar’ın Mantıku’t-tayr adlı mesnevisinde olduğu gibi. Bu makalede Selâmî’nin 108 beyitlik tasavvufî risalesi, Mesnevî’deki kaynak hikâye dahil olmak üzere aynı konudaki Mahmud ve Ayaz hikâyeleri arasındaki yerine değinilerek tanıtılmıştır. Selâmî’nin bu hikâyede konuyu işleyişi, kullandığı tasavvufî terimlere ve bunlarla ilgili açıklamalara başvurularak verilmiştir.

Keywords


This short mystical treatise of Selâmî who probably lived in or before 16th century is an example of short, didactic works which purposes to effuse and strengthen religious and moral values permanent among Anatolian people who do not have much knowledge about religious and mystical aspect in 14th and 15th centuries. The subject of this treatise is annihilation of selfesness, “ifna”. There is also a short story in this treatise, “the story of Sultan Mahmud and Ayaz”. The main reason for Selâmî to write this story in his treatise is to explain one of the basic principles of mysticism, puryfing mind from secular and worldly interests. This story is taken form the Vth volume of Mesnevî of Mevlânâ. The title of the story is “Eyaz’ın, çarık ve postunu koyduğu bir odası vardı. Kapısı sağlam ve kilitli olduğu için kapı yoldaşları, orada bir define var sanırlardı” (There is a room of Eyaz in which there are only shoes and fur. His friends think that there is treasure in this room since the door is tough and locked). Both Selâmî and Cemâl-i Halvetî, who gives the same story in his work are shortened the story comparing to that of Mevlânâ. It is necessary to place the basic parts dealing with the basic principles of the story in such a didactical work. Both of the writers prefer not to take the remaining parts of the story. The theme of the story in brief is: Ayaz builds a house of secrecy and often goes there alone. The men envying him tell this place to sultan and say that Ayaz put a lot of precious jewels here. Sultan tells his reliable servants to go there, open the door and bring those precious jewels to him. The servants go, but they see nothing but a cloth in that house. They don’t understand the reason of this. When they tell this to sultan, he wants Ayaz to explain the reason. Ayaz says that, I wear this cloth while coming here and leave my pride by wearing this. In Mesnevi, there are different stories of Mahmud and Ayaz with different themes. These stories can be encountered both in Iranian and Turkish works like Dâsitân-ı Sultan Mahmud of Şeyyad Hamza and Mantıku’t-tayr of Attar. In this article, Selâmî’s mystical treatise of 108 couplets is introduced by explaining the mystical expressions in it. The story of Mahmud and Ayaz is also explicated by comparing the ones both in Mesnevi of Mevlânâ and other works.

Keywords

Article Statistics

Number of reads 2,198
Number of downloads 559

Share

Journal of Turkish Studies
E-Mail Subscription

By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.