Sosyolojinin toplumu sadece bireylerin toplamı olarak ele alması mümkün değildir; çünkü toplum, insanların bir insanlar topluluğu şeklinde bir araya toplanmasına ilişkin yollardan oluşmaktadır. Ancak bu noktada toplumsal yapının içeriğinin doğası sosyoloji için bir sorun haline gelir ve yapı mı aktör mü konusu toplumsal hayatın araştırılmasında merkezi bir konu olarak ortaya çıkar. Bu konu bir yönüyle de toplumsal dünyada eylemde bulunmaya motive eden şeyi insanları nasıl tasavvur ettikleri hakkında sosyologlar arasında var olan tartışmayı sunacaktır. Ancak insan denen gerçeğin sadece toplumun ürünü bir gerçekliğe teslim oluşu da her şeye kendi başına bir varlık olarak gerçeklik katışı da açıklayıcı olamamaktadır. Bu bağlamda hangisi etken olursa olsun insanın sahip olduğu bir kimlik ve kişilik vardır. Bu kimlik inşa edilirken birey veya toplumun etkisinin var olduğu da bilinmektedir. Bireyler kendi gerçekliklerini inşa ederken hem üreten ve hem de üretilen anlamlardan etkilenerek çoklu bir kimlik edinme süreçleri yaşamaktadır. Bu ifade sosyologların kadim bir tartışmasına Berger ve Luckmann’ın verdiği bir cevaptır. Burada bireyin yaşadığı asli sosyalleşme hayatında etkili olan kişi, kurum, dinleti, değer ve “anlamlı öteki”lerin onun gerçeklik algısını büyük oranda şekillendirdiğini iddia eden Berger ve Luckmann’ın teorisi modern sosyolojide önemli bir sentez teoridir. Yapı-aktör dikotomisinde ikisinin de birbiriyle karşılıklığını savunan bu teori; bireyin dışsallaştırma aşamasında muhatap olduğu anlamlı ilişkileri ileride kendisinin ürettiğini iddia etmeleri bizim çalışmamızın pratiğini oluşturmaktadır. Bu çalışmada amacımız; Çorumlu Hacı Galip Kuşçuoğlu’nun kendisi için geliştirdiği gerçekliğin hayatına, öğretisine etkileri ve bu gerçekliğin Çorum ortamından ne kadar etkilendiğinin ortaya konması oluşturmaktadır. Bu anlamda Kuşçuoğlu’nun anlatılarının Berger ve Luckmann’ın teorisiyle sınanmaya çalışıldığı bu çalışma nitel bir dizaynı esas almış ve kadim birey-toplum tartışmasında İslam’ın da karşılıklılık temelli özne merkezli bir ilişki üzerinde durduğu ön kabulüne yaslanmaktadır.
Sociology does not address society as a sum of i
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.