Toplumların ve devletlerin temel taşı ailedir. Aile ise bir erkekle bir kadının nikâh adı verilen bir sözleşmeyle bir araya geldikleri yuvanın adıdır. Nikâh sözleşmesinin akdedilmesiyle beraber bizzat akdin kendisinin varlığıyla alakalı davalar olabileceği gibi; bu sözleşmeyi sonlandıran boşa/n/ma halinde ve eşler arasında, zaman zaman nikâhın bulunduğu, boşanmış olma iddiaları mahkemelerde şahitlerle ispat edilmeye çalışılmış ve bu davalarla ilgili hukukî sonuçlar oluşmuştur. Boşanmaya bağlı olarak erkeklerin, karılarına ödemekle yükümlü oldukları mehir ile eşleri ve bakmakla yükümlü oldukları küçük çocuklarının nafakalarını sağlama yükümlülüğü de önemli bir yer işgâl etmektedir. Evlilikle ortaya çıkan bir başka hukûkî durum ise aile bireylerine ait malların paylaşım durumudur. Servetin bireysel olduğu temel kuralından yola çıkarak eşlerden her hangi birisinin ölümü durumunda ona ait servetin geride kalan vârislere taksimi önemli bir husus olmuştur. Vârisler arasında bir anlaşmazlık olmaması durumunda miras taksiminin taraflarca halledilmesi esas kabul edilmiştir. Eğer mirasın muhafazasını gerektiren hak sahipleri mevcutsa, böyle zamanlarda bölüşüm yargıç kontrolünde gerçekleştirilmiştir. Mirasın tasarrufuna ehil olmayan vârisler ise küçük çocuklar, kayıplar ve mecnunlar sayılmıştır. Vârisler arasında bunlardan bir veya birkaç kişi mevcutsa, onların payları ayrılarak vasilik tabir edilen koruyucu bireyler vazifelendirilmiş ve sonraları da kurum görevlendirilmiştir. Vasîler genellikle bu şahıslarla kan bağı olan kişilerden seçilmiştir. Ancak 19. yüz yılın ortalarından sonra hem mirasa tasarruf yetkisi olmayanların mirasını korumak hem bu payları nemalandırarak, çoğaltmak ve hem de kredi ihtiyacı olanlara kredi sağlamak amacıyla Emvâl-i Eytâm Sandıkları kurulmuş böylece bu miraslar için ekonomik bir alan geliştirilmiştir. Ayrıca fakir veya kimsesiz çocukların varlıklı ailelerin yanlarında ve terbiyesinde ücretle istihdamı sağlanmıştır. Onlar için kararlaştırılacak bu ücretlerinin yetişkin hale geldiklerinde kendilerine teslim edilmesi sağlanmaya çalışılmıştır. Bu çalışmayla Osmanlı toplumunda aile ve ona bağlı hukukî uygulamaların değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Ve bu çalışma bir hukuk tarihi çalışması olarak ön görülmemiştir. Bir de Osmanlı’daki uygulamalar değerlendirilirken konsept olarak günümüz Türkiye’sinin uygulamalarıyla kıyaslanmaktan uzak durulmaya çalışılmıştır.
The keystone of the states and societies is family. Family is the home within a man and a woman come together with a wedding. There are cases on the existence of the marriage, or in case of
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.