Bazı Şia Kaynaklarda “Tasavvuf”

Author:

Number of pages:
1-16
Language:
Year-Number:
2016-Volume 11 Issue 5

Tasavvuf tarihinde önemli bir yeri bulunan İran coğrafyası ve Şi’a düşüncesi, günümüz tasavvuf araştırmalarında dikkat çekici, önemli ve kısmen gizemli bir yere sahiptir. Ancak konunun önemine rağmen Türkiye’de bu alanda yapılmış yeteri kadar araştırma bulunmamaktadır. Tasavvuf/İrfân geleneği, Sünni tasavvufu-Şii irfânı gibi ayrımcı tasnifler karşısında, tarihsel koşulların sınırlayıcılığına teslim olmamıştır. Sünni Mevlânâ (ö. 1273)’nın Şiî Şems (ö. 1248) ile olan sıkı diyalogu, bu geleneğin ayrımcı girişimler karşısındaki vahdetçi yaklaşımını yansıtmaktadır. Dolayısıyla gelenek içerisinde, Tasavvuf ve İrfan’ı birbirinden ayrıştıran yargıların analiz edilerek sebeplerinin ortaya çıkarılması ve bilimsel düzlemde konunun vuzuha kavuşturulması önem arzetmektedir. İrfân ve Tasavvuf kavramları, Ehl-i Sünnet ilim ve fikir muhitlerinde müterâdif kavramlar olduğu halde, Şia muhitlerinde kısmen birbirinden farklı telakki edilmektedir. Dört yıl önce Aşinâ adlı uluslararası bilimsel yayın yapan bir İran dergisine gönderdiğimiz tasavvuf alan araştırma makalemizin yayınlanmaması ve “tasavvuf” sözcüğü yerine “irfan” sözcüğünü kullanmamız halinde makaleyi yayınlayacaklarını bildirmiş olmaları, Şi’a nezdindeki menfi tasavvuf anlayışının henüz bile devam ettiğini göstermektedir. Tasavvuf, esasen Sünniliğin tarzı olarak gelişmiştir. Bu nedenle kimi Şii kaynaklar, tasavvufa muhalefet etmiştir. Öyle ki bu muhalefet düşmanlığa kadar varabilmiştir. Tasavvufu eleştiren Şiî yazarlar arasında Cemaleddin Murtazâ er-Râzî (ö. XII), Mukaddes-i Erdebîlî (ö. 1585), Muhammed Tahir Kumî (ö. 1687) ve Muhammed Bâkır el-Meclisî (ö. 1699)’yi sayabiliriz. Hal böyle iken tasavvufu kabul eden Şiî yazarlar da vardır. Bu yazarlardan en önemlisi kuşkusuz Seyyid Haydar Amulî (ö. 1320)’dir. Amulî tasavvufu tasvip etmekte hatta onun Şiilikle aynı olduğunu ispat etmeye çalışmaktadır. Bu itibarla Şii yazar ve düşünürlerin, tasavvuf konusunda iki gruba ayrıldığını söyleyebiliriz. Birinci grup, tasavvuf ve sûfîlere karşı olan hatta onu tekfir eden kimselerden oluşur. İkinci grup ise, genel olarak tasavvufu benimsemekle birlikte onu Şiâ ile aynı gören ve düşüncelerini irfan olarak adlandıranlardır. Şu anda Şii dünyada her iki grubun da nispi olarak dengelenmiş olduğunu söylemek mümkündür. İslam düşünce tarihinin yaşadığı fikrî kriz koşulları dikkate alındığında tasavvuf-irfân kavramlarına yaklaşımın önemi daha belirgin hale gelmektedir. Tasavvuf/irfan kurum ve kavramlarındaki benzerliğe rağmen kimi Şiî kaynaklarında tasavvuf reddedilirken, kimi Sünnî Selefî kaynaklarda ise hem tasavvuf hem de irfan kavramının ret, inkâr ve tenkide uğradığı görülebilmektedir. Bu çalışmada Şiî düşünceye ait ilk dönem bazı kaynaklarda, tasavvufun nasıl ele alındığını görecek, böylece ilk dönem kaynaklarındaki yaklaşım farklılıklarına ışık tutmaya çalışacağız. Sözgelimi tasavvuf aleyhinde kimi kaynaklarda yer alan rivayetlerin uydurma olup olmadığını sorgulayacak, farklı köklerden olmakla birlikte tasavvuf ve irfan kavramlarının hangi anlamlarda kullanıldığını ortaya koymaya çalışacağız. İşte İslam’ın iç arınma ve kişilik eğitiminde kullanılan ortak alanı ifade eden bu kavramların (tasavvuf ve irfan kavramları), zamanla farklılaşmasına neden olan rivayetlerin güvenilirliğini değerlendirmek önem arz etmekte ve bu çalışma, konuya ilişkin mevcut akademik boşluğu doldurmayı amaçlamaktadır.

Keywords


Iran, Sufism and Shia thought are very important concepts in terms of the history of sufism. Although the importance of this subject, there had not been enough researches in Turkey. Islam’s developing movement from east to Anatolia accurred by Khorasan school and Khorasân mystics, also played a yeast part in Islamization of Anatolia. Sufism and irfan tradition, sufism of Ahlu’s-Sunnah and irfan of Shia like this aganist the differential historical conditions had not been delivered the limited positions. Between Ahlu’s-Sunnah Mevlânâ and the dialouge of Shia Shems had been cleared at opposed to differentials positions. Irfan and Sufism in Turkey are müterâdif concepts. On the other hand at Shiite Emameyye science and idea around had been accepted partly different. İslamic sufism had developed as a form of Ahlu’s-sunnah, therefore the Shiite writers were opposed. Four of them are Jamal ad-Din al-Murtada al-Razi (d. XII), Mukaddes Erdebilî (d. 1585), Muhammed Tahir Kumî (ö. 1687) and Muhammed Bakır el-Maclesy (d. 1698). Shia writers and thinkers at sufism had been in two different parts. The first group are aganist sufism and sufees. The other group generally had accepted sufism they called their ideas as irfan. In this study in some sources blong to Shia thought for the first ages we will see how the sufism was, so it will give us light the difference of coming near. For instance againist the ideas of sufism they will if saying are true, we will try to understand the concepts of sufism and irfan at what they mean. It will be important that these concepts inside clearing at personality difference and it will show us their future and safety.

Keywords

Article Statistics

Number of reads 1,432
Number of downloads 475

Share

Journal of Turkish Studies
E-Mail Subscription

By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.