Bu araştırmada resimlerini yaparken insanoğlunun varoluş karşısındaki çaresizliğinin, yalnızlığının ve tutsaklığının farkına varan bireyin tedirgin ruh halinden yola çıkarak bunu sorunsallaştıran Atilla Galip Pınar’ın çalışmalarındaki imgeler sembolik açıdan irdelenerek değerlendirilmiştir. Bu değerlendirmenin yapılabilmesi için öncelikle kaynaklar taranmış, sanatçıyla ilgili önceki yıllarda yazılmış yazılar ve yapılmış röportajlar incelenmiş, kendisiyle yüz yüze yapılan röportaj sonucunda sanatçının işleri hakkında çok yönlü bir bakış açısı oluşturulmaya çalışılmıştır. Sanatçının gerek ulusal gerekse uluslararası müzelerde sergilenen eserleri ve basılı kaynaklar incelenerek edinilen bilgiler doğrultusunda sanatçının bu bağlamdaki eserleri tespit edilmiş ve orijinal eserler üzerinden incelemeler yapılmıştır. Yapılan incelemeler neticesinde İnsan ve doğa ilişkisini temel alan çalışmalarıyla sanatçı, özellikle günümüz insanının maddeselliğe indirgenmiş genel bilinç düzeyine eleştiriler yöneltiyor denebilir. Atilla Galip’e göre, belki her dönemden daha karmaşık bir karanlığın içerisinde debelenen insanoğlu maddesellikle avunmakta, böylece kısa ömrünü daha da anlamsızlaştırmaktadır. Özünden her gün biraz daha uzaklaşan insanoğlu kendini sarmalayan maddesellikle körleşmiş, körleştikçe de giderek doğadan daha çok kopmuştur. Kaosun, kısırdöngünün, kötülüğün alabildiğine hüküm sürdüğü günümüz dünyasında insanın yaşam dengesini sürdürebilmesi ise ancak öz-gerçekliğine doğru yönelmesiyle bir nebze mümkün olabilir. Bu da ancak doğaya dönüşle mümkün olacaktır. Fakat kişinin yapacağı bu yolculukta karşılaşacağı 'şey' muhtemelen beklediği saflıkta ve iyilikte olmayacaktır. Bu da sanatçının çalışmalarında acı içinde kıvranan imgelerle sembolleştirilmektedir. Figür, renk ve form seçimlerinin titizlikle yapıldığı çalışmalarında sanatçı varoluşu çeşitli sembollerle görselleştirmektedir. Ürkmüş ve bağıran bu hayvan imgeleri, insanla özdeşleştirilerek bir nevi varoluş karşısındaki çaresizliği ve tedirginliği yansıtmaktadır. Her imge ekosistemde olduğu gibi sanatçının eserlerinde de hem birbirine bağlıdır hem de birbirine dönüşmektedir. Sanatçının eserlerinde dikkati çeken başka bir öge de doğayla bağlarını kendi elleriyle koparmaya çalışan günümüz insanının tasviridir. Elinde makas ile bu bağları keserken betimlenen bu imge bir nevi kendi sonunu elleriyle hazırlamaktadır. Tüm bu unsurların birlikteliğini betimlerken kullanacağı renkleri ve formları, psikolojik yansımalarını dikkate alarak titizlikle seçen sanatçı sonuçta, kaotik bir uyumun egemen olduğu, ontolojik düşünce katmanlarından oluşan, güçlü eserler ortaya çıkarmıştır.
In this study, the helplessness of mankind's existence while pictures of opposite, the i
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.