Ülkemizde öğrenme güçlüğü olan öğrencilerle ilgili sayısal veriler sınırlı olmasına rağmen, bu kategoride pek çok öğrenci olduğu bilinmektedir. Öğrenme güçlüğü olan öğrencilerin en çok güçlük yaşadığı alan okumadır. Bu güçlük öğrencilerin okuma etkinliklerine yönelik tutumlarını da olumsuz etkileyebilmektedir. Bu nedenle, özellikle ders kitaplarının hazırlanması sürecinde bu öğrencilerin okuma başarıları ve okumaya yönelik tutumları mutlaka göz önünde bulundurulmalı ve seçilen kitaplardaki metinlerin okunabilirlik seviyeleri öğrencilerin sınıf seviyesine uygun olmalıdır. Öğrenme güçlüğü terimi Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2006 yılında çıkarmış olduğu Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği’nde “öğrenme güçlüğü olan bireyler dili yazılı ya da sözlü anlamak ve kullanabilmek için gerekli olan bilgi alma süreçlerinin birinde veya birkaçında ortaya çıkan ve dinleme, konuşma, okuma, yazma, heceleme, dikkat yoğunlaştırma ya da matematiksel işlemleri yapma güçlüğü nedeniyle özel eğitim ve destek eğitim hizmetine ihtiyacı olan birey” şeklinde tanımlanmıştır. Buradan öğrenme güçlüğü olan öğrencilerin aslında normal zekâ seviyesine sahip olmalarına karşın akranlarıyla karşılaştırıldıklarında öğrenmede daha çok güçlük yaşadıkları anlaşılmaktadır. Öğrencilerin karşılaştıkları bu güçlükler sadece okul hayatının ilk yıllarında değil, sonraki yıllarda da devam etmektedir. Ülkemizde öğrenme güçlüğü olan öğrenciler hakkındaki sayısal veriler oldukça sınırlıdır. Ancak Amerika Birleşik Devletlerine (ABD) ait özel eğitim verileri 6-21 yaş arası özel eğitim alan tüm öğrencilerin %45,5’i öğrenme güçlüğü kategorisi altında özel eğitim hizmeti almakta olduğunu göstermektedir. Bu verilerden öğrenme güçlüğü olan çocukların özel eğitim alanındaki en geniş kategoriyi oluşturduğu görülmektedir. Dolayısıyla öğrenme güçlüğü, özel eğitim alanında görülme sıklığına göre yapılan sınıflandırmada, sık rastlanan yetersizlikler grubunda yer almaktadır. Disleksi, her beş çocuktan birini etkileyen ve her kültürde, ırkta ve sosyo-ekonomik düzeyde görülen bir öğrenme sorunudur. En geniş anlamıyla disleksi, akıcı okuma ve okuduğunu anlama sorunuyla kendisini gösteren nörolojik temelli bir öğrenme güçlüğüdür. Disleksinin temelinde sesleri fark etme, çözümleme, harfe dönüştürme, işitsel kısa süreli bellek ve hızlı isimlendirme sorunları vardır. Bu araştırmada Sinop ilindeki sınıf öğretmenlerinin disleksiye dair genel bilgileri ve dislektik öğrencilere yönelik sınıf içindeki çalışmaları incelenmiştir.
Despite the limited quantitative data on students with learning difficulties, our country is known to have a large number of students in this category. Students with learning disabilities are living in areas most difficulty reading. This situation is a challenge for students' attitudes towards reading activity that can be adversely affected. Therefore, especially in the course of preparing the book the students 'reading achievement and attitudes towards reading should be kept in mind and should be appropriate to the text in the selected book readability levels of students' grade level. Learning disabilities refers to the Ministry of Education which was released in 2006. Special Education Services with learning difficulties, i
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.