Âhîlik teşkilâtının Mevlevîlikle yakın bir ilişkisi bulunduğunu gösteren çok çeşitli işaretler mevcuttur. Mevlevîlik ve Âhîlik iki ayrı tarikat/teşkilât olmalarına karşın birbirlerini tamamlayan özellikler göstermişlerdir. Mevlevîlik daha çok dinî-tasavvufî yönüyle, âhîlik ise halka-dünyaya yönelik konuları ele almasıyla ön plana çıkmıştır. Mevlevîlerdeki sema‘ merasimlerinin âhîlikte de yer alması, bu ilişkinin örnekleri arasında yer almaktadır. Ancak Mevlâna bazı âhî çevreleri tarafından kabul görürken bazı âhîler Mevlânâ’ya ve Mevlevîliğe muhalefet etmişlerdir. Anadolu’nun imarında mevlevîhânelerin ciddi bir rol oynadığı kesindir. Bunun yanında zaviyeler ve imarethâneler de insanların sıkıntılı dönemlerinde sığındıkları yerler olarak ön plana çıkmışlardır. Türkiye Selçukluları döneminde ortaya çıkan Anadolu Âhîliği tedricen Anadolu şehirlerine yayılmış ve şehir yönetimleri üzerinde etkili olmuştur. Çelebi Hüsâmeddin’in âhîlikle ilişkisi ise babasından kendisine geçmiştir. Mevlâna’nın soyundan gelenlere “çelebi” denmekteydi. Hüsâmeddin için kullanılan “çelebi” ise efendi, kibar, nazik anlamındadır. Çelebi Hüsâmeddin’in âhîlikle bağlantısını ortaya koyan en önemli işaretlerden biri, kendisi için kullanılan Âhî Türkoğlu lakabı olmalıdır. Hüsâmeddin’in, âhîlerin reisi olması yönündeki teklifler karşısında tereddüt yaşadığı ve bütün adamlarını alarak Mevlâna’ya gittiği görülmektedir. Şöhretin, makamın ve zenginliğin insana bir şey kazandırmadığını düşünen Çelebi Hüsâmeddin, adamlarının her birinin, kendi işleriyle, sanatlarıyla ve kazançlarıyla ilgilenmelerini istemiştir. Çelebi Hüsâmeddin, Konya âhîlerinin manevi reisi olmayı kabul etmiş, bu tarikat ile âhîlik teşkilâtı arasında bir köprü görevi görmüş ve her iki tarikat/teşkilât arasında bağ kurulmasını sağlayan kişilerin başında gelmiştir.
There are a variety of signs that imply the existence of a close relationship between the akhi order and Mawlawi order. Although Mawlawi order and akhi order are two separate religious cults/organizations, they seem to have complementary properties. Mawlawi order has been known for its religious/sufi nature whereas akhi order has been known for its handling of earthly matters. Whirling ceremonies appear in the Akhî order, as it is in the Mawlawiyah indicating the relationship between the two orders. Mawlana gains acceptance of some Akhî circles while some akhî members oppose the Mawlawiyah. It is certain that the mevlevîhânes played a crucial role in the construction of Anatolia. Besides this, zaviyehs and imarethânes came into prominence as places where people could take refuge at times of trouble. Anatolian ahism, which came into being during the Turkey Anatolian Seljuk period, gradually spread into Anatolian cities and had influence over the administration of these cities. Chalabi Husam al-din inherits his interest in the Akhi order from his father. Those descending from Mawlana are called “chalabi.” The term Chalabi used for Husam al-din means courteous, kind, mannerly. One of the most important signs indicating Husam al-din’s link to Akhî order must be his nickname “Âhî Türkoğlu.” He hesitated over the propositions for his ascendancy to the presidency of the order and went to Mawlana with his peers. Chalabi believing fame, rank and richness don’t bring in anything, wanted his men to deal with their own jobs, arts and gainings and bring him only what falls to his share. As we understand from this, Chalabi Husam al-din accepted to become the spiritual leader of the Konya akhîs. Accordingly, he acted as a bridge between the Mawlawiyah and the Akhî order by helping the emergence of the Mawlawiyah as an order and he also became one of the pioneers constructing the link betweeen the two orders.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.