Bu çalışmada Kut’ül Amare kuşatması esnasında Britanyalıların tanık oldukları, İngiliz hatıratları incelenerek gün yüzüne çıkarılmaya çalışılmıştır. Mezopotamya’ya çıkan Britanya birlikleri en nihayetinde Bağdat’ı işgal etse de, işgal öncesinde Kut’ül Amare’de gerçekleşen koşulsuz teslimleri, tarihlerinde unutulmayacak bir başarısızlık olarak hatırlanacaktır. Britanya güçlerinin kuşatma esnasında karşılaştığı olumsuz etkileri kendi içinde bir önem sırasına sokmak zordur. Bu etkilerden ilkleri Türklerin taarruzları, bombardımanları ve keskin nişancı atışlarıdır. İlk zamanlarda Türk taarruzları görülse de yerini kuşatmanın sonuna kadar bazen yoğun bazen de aralıklı devam eden topçu bombardımanları almıştır. Türk topçu atışları Britanya birliklerine fiziksel ve manevi açıdan çok zarar vermiştir. Bu sebepten dolayı İngiliz askerler hatıratlarından topçu atışlarından“hate” (Türkçe: nefret, kin) olarak bahsetmişlerdir. Şubat ayı ortasından itibaren de bu atışları uçaklardan atılan bombalar takviye etmiştir. Hastane çatılarındaki Kızıl Haç işaretlerinin varlığına rağmen, bu hava taarruzlarından Kut’taki hastaneler de kazara isabet almıştır. Keskin nişancı atışları ise Britanya askerlerinin gündüz günlük faaliyetlerini kuşatma boyu sınırlamıştır. İngiliz Tugay Komutanlarından bir tuğgeneral de keskin nişancı atışından yaralanmıştır. Bu etkilerden ikincileri ise açlık ve hastalıklar olmuştur. Ocak ayının sonunda başlayan istihkaklardaki azalma, özellikle Mart ayında kendini hissettirmiş ve Nisan ayında nerdeyse açlığa dönüşmüştür. At ve katır eti yemeyi reddeden Britanya birliklerinin bünyesindeki Hintli askerler açlıktan ve hastalıklardan en çok etkilenen grup olmuştur. Yetersiz beslenmeye paralel olarak da hastalıklar, özellikle iskorbüt, birliklerin savaşma yeteneklerini kısıtlamıştır. Ayrıca Kut’un yerli halkı da açlıktan nasibini almıştır. Sonlara doğru, yerli halktan çocuklar dilenmeye ve yürek parçalayıcı bir şekilde feryat etmeye başlamıştır. Bir diğer etken ise soğuk ve su taşkınlarıdır. Ocak, Mart ve Nisan aylarında askerler su taşkınlarıyla da mücadele etmişlerdir. Su taşkınları Britanya askerleri için, Türk taarruzlarından daha büyük bir endişe kaynağı olmuştur. Kimi zaman mevzileri terk etmelerine sebep olan su taşkınları, çoğu zaman, çöl soğuklarında, diz seviyesindeki suda askerlerin mevzilerinde beklemesine neden olmuştur. Kuşatmanın son günlerinde yemek yapmak için odun bulmak zorken, ısınmak için odun kullanmak onlar için bir lükstür.
Although British troops ultimately occupied Baghdad, before this occupation, their unconditional surrendertook in Kutal Amara will be remembered as an unforgettable defeat in their history. In this study it was tried to unearth Britains’ eye-witness accounts during the siege of Kut al Amara, by investigating English memoirs. It is very hard to rank the negative influences in order of importance that British troops faced during the siege. The first negative influences are the “Turkish assaults, bombardments and sniper shots”. When there were Turkish assaults in the early days of the siege, the artillery bombardments, some times heavy, some times intermittent and continue until the end of the siege, replaced these early days assaults. Turkish artillery bombardments seriously harmed British troops physically and morally. For this reason English soldiers mentioned these artillery bombardments as “hate” in their memoirs. As of mid of February, the bombs from planes reinforced these bombardments. Although the presence of Red Cross marker on the hospitals roof, the hospitals in Kut took shots accidentally during these air bombardments. And as for sniper shots, they restricted British soldiers’ daily activities throughout the siege during the daytime. A brigadier general who is one of the English brigade commander hurt by an sniper shot. The second negative influences are the “starvation and illnesses”. The decrease of the ration started late in January, make itself felt especially in March and turned almost into starvation in April. The Indian soldiers within British troops, who rejected eating horse and mule meat, were the groups mostly effected by starvation and illnesses. In parallel with insufficient nourishment illnesses, especially scurvy, limitted the troops combat ability. The native people of Kut also got their share of starvation too. To the end, the native children started begging and wailing piteously. The other effects are “cold and floods”. The British soldiers also struggled with the floods during the January, March and April. The floods became a greater source of anxiety for the British soldiers than Turkish assault. While floods sometimes cause soldiers to desert their trenches, mostly cause them to wait in knee deep water in their trenches during desert colds. When it was very hard to find wood for cooking during the last days of the siege, it was luxury of them to use wood for heating.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.