Türk Sinemasında Sosyal Statü Algısı ve Giysilerin Dili

Author:

Number of pages:
399-414
Language:
Year-Number:
2015-Volume 10 Issue 14

Sinema, gerçek hayatın beyazperdeye yansımasıdır. Ancak; bu yansımalar çoğu kez, gerçek hayattaki acımasızlığı, ekonomik ve duygusal yoksunlukları yumuşatarak sunar seyirciye. Örneğin; fakir insanlar birbirlerine daha sıkı bağlarla bağlıdırlar, küçük mutluluk peşindedirler ve paranın herşeyi satın alabilecek gücünün olmadığını iyi bilirler. Zenginlerse iki tiptir; birinci tip olanlar sonradan görme zenginlerdir, insani değerlerini unutmuş, çevresindekileri hor görmeyi alışkanlık haline getirmiş ve duygularını paraya tahvil etmişlerdir. İkinci tip olanlarsa; çalışıp kazanmış, zengin olmayı hak etmişlerdir. Bunlar geleneksel değerlerini asla unutmazlar, aile bağları kuvvetlidir, yanlarında çalışanlar ailedendir ve hoşgörülü olmak temel felsefeleridir. Toplumsal hayatın içinde; mesleğin, kariyerin, yaşanılan semtin, ikamet edilen yapının, sahip olunan menkullerin, kullanılan araçların, tatil anlayışının ve en çok da giyim tarzının tanımladığı “sosyal statü” kavramı, sinema filmlerine de aynı şekilde aktarılır. Çünkü; izleyicinin düşünsel kodlamalarına bu kriterlerin tanımları çok önceden yerleştirilmiştir. Yamalı pantolon ya da ceket fakirliği anlatır, kürk yakalı bir palto zenginliği. İzleyicinin, seyrettiği karaktere yakınlık duyması vb. durumları da, bu kodlamaların eseridir. Ama gerçek hayatla film arasındaki ilişki bir tezatlar ilişkisidir. Gerçek hayatta fakirler sevilmezken, filmlerde en çok sevilenler onlar olabilirler. Gerçek hayatta zenginlere itibar edilirken, filmlerde seyircinin nazarında tamamen reddedilen karakterler olarak görünürler. Sinema bir gösterge sanatıdır. Her bir kostümün, aksesuarın, mekan tasarımının tanımladığı, simgelediği kişiler, durumlar, statüler vardır. Bunlara yönelik toplumsal ön kabul, beyazperdeden yansıtılan göstergeleri de belirler. Kostüm ve sinema ilişkisi bu bağlamda en fazla dikkat çeken inceleme alanlarıdır. Bu ilişki; temsil etme, kültür ve anlamlandırma kriterleri üzerinden ele alındığında, görünenin aktardığıyla seyircinin anlamlandırdığı arasındaki paralellik veya zıtlıklar daha da netleşir. Kostüm, sadece filmin görsel zenginliği değil, doğrudan statü simgesidir. Bir görsel kültür aracı olarak sinema da bu statü simgelerinin taşıyıcısıdır. Gündelik hayat içindeki statü tanımlamaları sinemaya aktarılırken çoğunlukla statünün belirleyicilerini yeniden üretir. Sinema filmlerinden yansıyan statü tasvirleri toplumsal kalıp yargıları da bu sayede besler. Bu çalışmanın amacı; sosyal statü göstergelerinin sinemadaki temsiliyetini, giysiler üzerinden ele almak ve bu temsiliyeti toplumsal kabullerle karşılaştırarak gerçekçilik boyutunu irdelemektir. Çalışma konusunun genişliği nedeniyle sınırlayıcı çerçeve olarak Türk filmleri, tür olarak da içerdiği zıtlıklar nedeniyle 1960-1980 yılları arasında popüler olan “melodram”lar seçilmiştir.

Keywords


Cinema is the reflection of real life into the silver screen. However, these reflections mostly present the ruthlessness in real life, economic and emotional deficiencies to audience, being softened. For instance, the poor are combined to one another with stronger ties, seeking for sheer bliss – knowing that money cannot buy everything. The rich have two types; one being nouveau riche – despising the ones around and having changed their sentiments with money. The second, however, deserve to have become rich from rugs. They never forget their traditional values with strong family ties surrounded by their relatives and being tolerant is their basic philosophy of life. Within social life, “social status” through which profession, career, the quarter they live in, the house they dwell in, the real estate they own, the vehicles they drive, the holidays they go on, and primarily the clothes they wear are all transferred into the movies in the same way. Because, the definitions of these criteria have already ingrained in the mindset of the audience. A patched jacket or trousers symbolize poverty, a coat with fur collar meaning wealth. The reason why the audience sympathizes with the character they watch is because of this mindset. However, the relation between real life and movies is of controversies. In real life, while the poor are the least loved, they could be the most favorites in movies. In real life the rich are the most respected whereas they might be totally rejected by the audience in movies. Cinema is an art of signs. Each costume, accessories, setting corresponds with persons, situations and status depicted by the designs. The social acceptance towards these also determines the semiotics reflected from the silver screen. The relation between costumes and cinema is the most remarkable field of study. When this relationship has been taken into account from the point of view of representation, culture and meaning, then the parallelism and controversies will be clearer since what is shown might be transferred. Costumes are not only visual richness but also a direct symbol of status. Cinema, being as a means of visual culture, is the courier of such status symbols. While the definitions of status within daily life are being conveyed to cinema, the determiners of status is regenerated. The depictions of status outpoured from cinema and social clichés are fed in this way. The aim of this study is to study the social status signs through clothes in cinematic representation and analyse this representation via social realism, contrasting them with social acceptances. Owing to the scope of the study, Turkish movies were selected, and as type of movies, “melodrama” between 1960 and 1980 was chosen on account of the contrasts they cover.

Keywords

Article Statistics

Number of reads 841
Number of downloads 638

Share

Journal of Turkish Studies
E-Mail Subscription

By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.