Bir Pastiş Örneği Olarak Duçent-name

Author:

Number of pages:
1253-1264
Language:
Year-Number:
2015-Volume 10 Issue 16

Parodinin bir alt türü olan pastiş, bir eserden ziyade bir edebî türü veya edebî bir akımı taklit etmesiyle diğer parodi türlerinden ayrılır. Bu çalışmada bir pastiş örneği olarak Orhan Şaik Gökyay’ın Dûçent-nâme adlı eseri ile onun öykündüğü Türk Edebiyatı’nın mizahî eserleri arasındaki münasebet incelenecektir. Fatih dönemi Sahn-ı Seman müderrislerinden olan Molla Lûtfi, tamamen kurmaca olarak yazmış olduğu Harnâme adlı mizahî hikâyesinde devrin ilim adamlarını ve aralarındaki rekabeti eşek istiaresi etrafında sade bir halk Türkçesi ile anlatmıştır. Orhan Şaik Gökyay, Molla Lûtfî’den beş yüz yıl sonra yine ilim dünyasındaki rekabeti ve çekememezliği Dûçent-nâme adlı eserinde mizah konusu yapar. Her iki eserin ortak noktası kendi dönemlerinin gözde tür ve anlatım imkânlarından yararlanmak yerine sıra dışı bir şekilde farklı bir dil ve üslup kullanmış olmalarıdır. Eserinde Eski Anadolu Türkçesi ile süslü nesir dilini karıştıran Orhan Şaik, ilmî yazma eserlerdeki gibi konuyu ele almış ve düşüncelerini uydurma sözlüklerden ve mitolojik kavramlardan yararlanarak somutlaştırmaya çalışmıştır. Yazar, bir anlamda Dûçent-nâme ile başta Molla Lûtfî’nin ve Şeyhî’nin Harnâme’si olmak üzere Klasik Türk Edebiyatı’nın belli başlı eserlerini bir potada eriterek oyuncu bir ruh hali ile orijinal bir pastiş örneği vermiştir. Orhan Şaik Gökyay, bu pastiş ile edebî geleneğin bir bütün olduğunu ve birbirlerinden kopamayacakları gibi birbirlerini besleyeceklerini göstermiştir.

Keywords


Being a sub-genre of parody, pastiche, differs from the other types of parody in that it imitates a certain literary genre or movement rather than a specific work. In this article, Dûçent-nâme, an example of pastiche by Orhan Şaik Gökyay is studied in terms of its relations to its humorous precedents in Turkish Literature. Molla Lûtfî, a professor of Sahn-ı Seman in Fatih period, depicts the position of the scholars of his age with special reference to the rivalry among them, in his humorous fiction story titled “Harnâme”. Lûtfî tells the story around an “ass” metaphor in plain folk Turkish. Orhan Saik Gökyay, 500 years later, refers to this very same topic in his humorous work “Dûçent-nâme”. The common aspect between these two works is that neither used the favourite genres or styles of their age; instead, they were both written in an unusual literary style. Orhan Şaik Gökyay, who habitually blended The Old Anatolian Turkish and a pompous language style in his writing, engaged some fictitious vocabulary in his work to gether with some mythological concepts in order to embody his ideas. In a sense, the author gave a good example of a pastiche, in a playful mood, making a good use of the references to the work of Molla Lûtfî and that of Şeyhî, two prominent works of Classical Turkish Literature. Orhan Şaik Gökyay draws attention to the unity of the literary traition, laying emphasis on how the genres interactand feed each other.

Keywords

Article Statistics

Number of reads 3,196
Number of downloads 673

Share

Journal of Turkish Studies
E-Mail Subscription

By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.