İslam Hukukunda Zekât, Sadaka ve Ganimete Ait Hükümler Bağlamında “Ehli Beyt” İçin Özel Hükümler

Author:

Number of pages:
89-108
Language:
Year-Number:
2015-Volume 10 Issue 14

Bu makalede İslam Hukukunda Zekât, Sadaka ve Ganimete Ait Hükümler Bağlamında “ehli beyt” ile alakalı İslam hukukunda özel hükümlere yer verilmiştir. Öncelikle “âl” ve “ehl” lafızları ardından “ehl-i beyt” kavramlarının sözlük ve terim anlamları ele alınmıştır. Hz. Peygamber (s.a.v)’in vefatından itibaren başlayan tartışmaların odağında yer alan “ehl-i beyt” olgusu bugün bile pratik anlamda çözümlenmesi güç bir problem olarak karşımızda bulunmaktadır. Uzun yıllar boyunca ütopik bir yapıya dönüştürülmüş “ehl-i beyt” olgusu bugün bile aynı özelliğini sürdürmektedir. Bu itibarla bu çalışmamızda “ehl-i beyt” olgusuna Sünni perspektifteki anlayışa yer verilmiştir. Zekât, öncelikle kulun Allah'ın emrine itaat edip, kulluğunu göstermesinin en güzel nişanesidir. Çünkü zekât vermeyi Allah emretmiştir. Mümin kulun vazifesi; öncelikle neden ve sebebini araştırmadan Allah tarafından emrolunduğu şeyi yapmaktır. Müslüman; inandığı Rabbinden aldığı emri, canının yongası olan malını hiç bir maddî karşılık beklemeden vererek, kulluk borcunu en güzel şekilde ifa etmiş olur. Bununla beraber zekât inan kulu, günah, cimrilik ve benzeri kirlerinden temizler. İnsandaki, mal sevgisini terk edip, Allah sevgisinin ön plana geçmesine sebep olur. Zekât fakirler açısından da son derece önemlidir ve onlar için en büyük bir umuttur. Çünkü o sadece fakirin hakkıdır ve mutlaka fakire verilecektir. Zekât her ne kadar bir nevi vergiye benzese de farklıdır. Çünkü insanların koydukları vergilerin toplanma ve sarfedilme yerleri devirlere ve devletlere göre değişebilir. Devlet gelirlerinin sarfında fakirlerden çok zenginlerin gözetildiği de olabilir. Kaynak ve sarf yerini Allah ve Rasûlünün tespit ettiği zekât ise böyle değildir. Bunun kimden alınıp kime verileceği Kur'ân'da belirtilmiştir. Bunu hiç bir kimsenin değiştirmesi mümkün değildir. Yani bu fon sadece fakirler için kullanılır. Zekâtın, toplum açısından önemi de; zekâtı veren ve alan açısından öneminden daha aşağı değildir. Allah insanların tümünü aynı kabiliyet ve güçte yaratmamıştır. İnsanların maddi durumlarında olduğu gibi malî durumlarında da farklılıklar vardır. İnsanlar; ya zengin, ya fakir ya da orta halli olabilirler. Dünyanın çeşitli yörelerinde zenginlerin alabildiğine lüks hayat ve israfa dalmaları, sayelerinde kazanç sağladıkları fakirleri düşünmemeleri, onlara yardım ellerini uzatmamaları, fakirlerin kendilerine kıskançlık ve kin duymalarına sebep olabilir. Bunun neticesi olarak da toplumlarda sosyal patlamalar, huzursuzluklar ve isyanlar görülmüştür. İşte zekât, bütün bu olumsuz hadislerin önünde en güzel bir çaredir. Toplum içerisindeki fertlerin düşecekleri zor durumlarda onları koruyan sosyal bir sistemdir. İnsanlar arasındaki dayanışmanın, kaynaşmanın sağlanmasına yardımcı olur. Keza zekât zenginlerle fakirler arasındaki mesafeyi daraltır. Fakirlerin gönüllerinde zenginlere karşı doğabilecek kıskançlık ve kinleri söndürür. İnsanlar arasında sevgi ve kardeşliği geliştirir. Böylece; hem fakirin aç, susuz ve çıplak kalmasını önler hem de cemiyetin düzen ve huzurunun bozulmasına mani olur. Sadaka da öncelikle kulun Allah'ın emrine itaat edip, kulluğunu göstermesinin en güzel nişanelerinden birsidir. Sadaka, yükümlünün durumuna göre farz, vacip veya nâfile hükmünde olur. Sadakanın farz olan kısmı zekâttan ibaret olup; tarım ürünlerinin zekâtı olan öşrü; hayvanların, ticaret mallarının, altın, gümüş ve diğer nakit paraların zekâtı ile define ve madenlerin zekâtını kapsamına alır. Zekât verileceği yerleri belirleyen âyetteki "sadakât" çoğul olarak bütün bu çeşitleri kapsar. "Zekâtlar; ancak, yoksulların, miskinlerin, zekât tahsili işinde çalışanların, kalpleri İslâm'a ısındırılmak istenenlerin, kölelerin, borçluların, Allah yolunda cihad edenlerin ve yolcuların hakkıdır. Farz olan zekâtla, vacib olan fitre miktarları belirli bulunan sadakalardır. Birincisinde nisab'a mâlik olduktan sonra bir yıl geçmesi, ikincisinde ise, sadece nisaba malik olmak şarttır. Bunların dışında sıkıntı ve zarûret i

Keywords


In this article, the Islamic law of zakat, alms and Booty Own Provisions in the Context of "Ahl al-Bayt" is related to the special provisions of Islamic law are included. First "scholar" and "ahl" After lafız of "Ahl al-Bayt" concept of dictionary terms and their meanings are discussed. Prophet. The Prophet (saas), located at the center of discussions starting from the death of "Ahl al-Bayt" phenomenon are difficult to resolve in a practical sense, even today we face a problem. For many years the building was converted into a utopian "Ahl al-Bayt" phenomenon continues even today the same property. Hence, this study "Ahl al-Bayt" Sunni understanding of the phenomenon have been given the perspective. Zakat, primarily servant to obey the command of Allah, is the best token show of worship. Because God has commanded us to give alms. The first servant of charity to obey the command of Allah is the most beautiful token of birsu show servitude. Charity, according to the state assumed the obligation, the provision would be obligatory or supererogatory to. The booty is one of the revenues of the Islamic state. These revenues, protecting the interests of Muslims boundaries, roads, bridge construction and repair, ensuring the livelihood of the families of soldiers, civil servants and spent in places such as paying the salaries of dealing with science. This issue processing Our two main motives, especially lately unfair and unfounded created by the "Islamophobia" pretext Saints our Prophet and reconsider our attitude towards the attack on Ali is to provide the effect of triggering. It also contains relics of that befall us as "Al-u İyal to" our stance against the accusations made against reckless and insulting is to mobilize.

Keywords

Article Statistics

Number of reads 676
Number of downloads 663

Share

Journal of Turkish Studies
E-Mail Subscription

By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.