Klasik dönemde Osmanlı merkezi yönetiminin, Müslümanların marjinal grupları arasında sayabileceğimiz Kızılbaşları ötelediği; ancak bu grubu sistemli bir şekilde Sünnileştirme gibi bir düşünce içerisinde olmadığını söyleyebiliriz. Ancak XIX. yüzyıldan itibaren merkezi idarenin, bu anlayışından uzaklaştığı da bir gerçektir. Osmanlı yönetiminin bu anlayıştan uzaklaşmasının iki temel gerekçesi vardır. İlki, Tazimatla beraber devletin merkezileşme gayretleri çerçevesinde, imparatorluğa tam hâkim olabilmek ve insan kaynaklarından azami derecede istifade etme düşüncesinden kaynaklanmıştır. İkincisi gerekçe ise Protestan misyonerlerin Osmanlı tebaasından olan Hristiyanlara, Kızılbaşlara, Yezidilere ve Dürzilere yönelik çalışmalarıdır. Özelikle II. Abdulhamid, bu toplumsal tabanları, emperyalist devletlerin insafına bırakmamak için büyük çabalarda bulunmuştur. Merkezi yönetim Sünni gruplarla beraber Kızılbaş, Nusayri, Yezidi ve Dürzileri de, padişahın etrafında toplayabilmek için yeni politikalar geliştirmek zorunda kalmıştır. Bu grupların Sünnileştirilerek bu maksada ulaşılacağı ümit edilmiş ve bu hususta büyük gayretler gösterilmiştir. Modernleşmeyle birlikte, imparatorluk genelinde yapılan her türlü yenilik veya faaliyetler büyük bir bütünün parçalarıdır. Ayrıca yenilikler, bir bölge veya belirli bir nüfusla da sınırlı değildir. Bu bağlamda çalışmada, Dersim Sancağı özelinde, devletin takip ettiği politikalardan birisi olan Kızılbaşların Sünnileştirilmesi ve Protestan misyonerlerin Hristiyanlaştırma gayretleri irdelenmiştir. Giriş kısmında, Anadolu’daki Kızılbaşların tarihi süreçteki durumlarından bahsedilmiştir. Sonrasında ise Osmanlı yönetiminin Dersim Kızılbaşlığını nasıl tanımladığı, bu tanımlamaların dönemsel durumu ve bakış açısı arasındaki farklılıklara değinilmiştir. Ayrıca XIX. yüzyıldan itibaren Dersim Kızılbaşlığına yönelik Protestan misyonerlerin Hristiyanlaştırma çabaları ortaya konulmuştur. Diğer taraftan iki baskı arasında kalan Dersim Kızılbaşlarının bu faaliyetler karşısındaki tutumu anlatılmıştır. Elde edilen bulgular araştırmada paylaşılmış, sonuç kısmında ise bu bulgular genel başlıklar halinde değerlendirilmiştir.
It can can be claimed that, within the classical period -considered as marginal among the other islamic groups- Qızılbash were greatly excluded by the administration of the Ottoman empire, but they were not forced to be a part of the Sunni sect. But, dating from the 19th century, this view was greatly departed by the central administration. There are two main reasons for that. First of them arose from the thought of having a total control over the empire and making the most of the human resources available and the second reason was protestant missionaires’ intentions on Christians, Qızılbash, Yazidi, and Durzi people living in that area under the dominance of the Ottoman Empire. To this end, a great effort was spreaded particularly by Abdulhamit the 2nd to not to leave those societies under the Imperialist groups’s mercy and the central administration felt the need to develop new policies to gather Qızılbash, Nusayri, Yazidi and Durzi around the Padishah. It was hoped to reach that goal by assimilating these groups into Sunni practices and greatefforts were made in this respect. Within the framework of modernism, all reforms and actions were the parts of a greater whole. Besides, ret forms were not limited to a region or a certain population. In this context, this study examined the efforts made to assimilate Qızılbash into Sunni and evangelization policies of protestant missionaires.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.